Velev ki cadı avı!
14 Ocak 2008 yılında İspanya'da temaslarda bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan, Avrupalı gazetecilere yönelik konuşmada şunları söylemişti:
"Avrupa'da bu noktada her üniversitede rahatlıkla başörtüsü ile okunabiliyor. Amerika'da böyle bir sorun yok. Oralarda bir sorun yok ama halkının yüzde 99'u Müslüman olan ülkemde böyle bir sıkıntı yaşanıyor maalesef. Türkiye'de başını örtenlere "başörtüsünü siyasi simge olarak kullanıyorsun" şeklinde baskılar yapılıyor. "Velev ki simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz? Simgelere bir yasak getirebilir misiniz? Özgürlükler noktasında dünyanın neresinde böyle bir yasak var?"
Erdoğan aynı konuşmada sorunun en yakın zamanda çözüleceğini belirtti. Beklendiği üzere de "Velev ki siyasi simge" çıkışı medyada çok tartışıldı. Siyasi literatürümüzün "önemli sözler" hanesine başarıyla yazıldı. Nitekim o güne kadar başörtüsünü ikna amaçlı olarak "siyasi simge" olarak etiketleyenlerin mesajı hedef kitlede alıcı bulurken o günden sonra "siyasi simge olsa ne olur ki!" diyenlere yanıt bulunamadı.
Ali Atıf Bir Başbakan Erdoğan'ın sözde paralel yapılanma ve cadı avı hakkında söyledikleri, 'cadı avı' kelimesinin tarihteki anlamı ve hikayesi ile ilgili yazısını köşesine taşıdı.11 Mayıs 2014 bu kez Başbakan Erdoğan AK Parti "istişare" toplantısında konuştu:
"Paralel yapıyla mücadelenin bir cadı avına dönüşmesini ikide bir konuşuyorlar. Bu ülkeye ihanet edenlerin görevlerini değiştirmek cadı avıysa, biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin. Nefes aldığım sürece unutmayacak ve affetmeyeceğim. Oturdukları makamda her türlü provokatif eylemleri sinsice yapanları bulup çıkardıkça gereğini yapacağız. Bu konuda nerede kim neler yapıyorsa bunları bize bildireceksiniz. Bütün vatandaşlarıma söylüyorum bildireceksiniz gereğini yapalım."
Okuduğunuz üzere Başbakan'ın çıkışı aynı tür çıkış. Başbakan "Bu ülkeye ihanet edenlerin görevlerini (yerlerini) değiştirmek cadı avıysa biz bu cadı avını yapacağız" derken aslında diyor ki "Velev ki cadı avı ne olmuş!"
Gelin şimdi cadı avı nedir bakalım. Cadı avı; Ortaçağ'da cadı olduğuna inanılan kimselerin yakalanması, yargılanarak veya yargılanmadan cezalandırılması. Batı dünyasında 1480-1750 döneminde 40.000-60.000 arası kişinin cadılık suçlamasıyla idam edildiği tahmin edilmektedir.
Batı dünyasının "cadı avı" olarak nitelediği önemli dönemlerden biri 1950'lerde McCarthy dönemidir. McCarthy ile okuldaşız. Ben Wisconsin'de Marquette Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum o Hukuk Fakültesi mezunu. Aramızda bir 40 yıl kadar fark var. Bu farka rağmen iletişim ve ikna derslerinde bu dönemi çok iyi anlattı hocalarımız. İnsanların hiçbir kanıt olmaksızın "komünist" diye yaftalanıp inanılmaz psikolojik işkenceler gördükleri, işlerinden oldukları, intihar ettikleri bir dönem bu. Dönem gereği kamuoyu da "komünist avı" yapılmasına çok hazır . McCarthy'nin de sağ olsun hukuk fakültesinden gelen laf cambazlığıyla pişmiş aşa tuz katmakta üstüne yok! Hatta o dönemde neredeyse halk kahramanı olarak görülüyor. Ama bugün McCarthy'nin bütün foyaları öne çıktı ve söz edilirken iyi sözcüklerle anılmıyor.
Cadı avının tarihten gelen "hukuk dışı uygulamalarla insan avı yapmak, insanlara psikolojik acılar çektirmek" anlamı nedeniyle Erdoğan'ın "Velev ki cadı avı" çıkışının "Velev ki siyasi simge" çıkışı kadar doğru bir çıkış olmadığını düşünüyorum.
Konuşmada geçen "vatana ihanet, sinsice provokatif eylemler" kelimeleri çok önemli suçlar. Bunlar "sinsice" ise zaten çok fazla izi sürülebilir eylemler değil. Vatana ihanet ise ortada kanıt varsa hemen savcılıklarla işlem yapılması ve izinin sürülmesi gereken çok ciddi bir suç. Dolayısıyla kanıtlarla desteklendiği sürece hiç kimsenin "cadı avı"na itirazı olamaz. Sonuna kadar yapalım. Ama kanıt, belge yokken de sürekli "cadı avı"ndan söz etmek "cadı avı ruhunu" sürekli yaşatıp insanlara psikolojik eziyet etmektir. Bu işkenceden kaçınalım, yazıktır hatta Müslüman inanç sisteminde günahtır. Barış, barış, barış. Tek dileğim bu. Barış.
- tarihinde hazırlandı.