Hizmet Hareketi ve AK Parti: Farklılaşmanın sosyolojik bir analizi

Hizmet ve AK Parti tartışmasında ortada popüler bir soru var: “Bu sorun nereden çıktı?”

Siyasette yaşadığımız tartışmalar, sorunlar aslında daha derinde olan bazı gerilimlerin ve farklılıkların sonucudur. Sosyal hareketler temel konulara farklı bakmaya başlayınca derinde bir ayrışma olur ve bu daha sonra yüzeyde değişik sorunlar olarak kendini gösterir.

“Dershanelerin kapatılması” konusu gibi yüzeye yansıyan “kırılmalar” mutlaka önemlidir ancak bunları var eden “özdeki” ayrışmaları çok iyi okumak gerekiyor.

Yakınlaşma çok doğal değildi

Aslında son döneme yıla bakarsak Hizmet ve AK Parti arasındaki ileri düzey sayılabilecek yakınlaşma çok da “doğal bir durum” değildi. Bunu bir ölçüde ileri düzeye getiren temel faktör 367 Krizi, Cumhuriyet Mitingleri gibi olağanüstü gelişmelerdi. Eğer seküler-ulusalcı taraf sözü edilen gelişmeleri daha iyi yönetseydi Hizmet ve AK Parti arasında geçmişte olduğu kadar bir “yakınlaşma” söz konusu olmayabilirdi.

Şunu unutmamak gerekiyor ki, Türkiye’de İslam ve sekülerizm ayrışması kadar belirleyici bir İslamcılık ve sosyal İslam ayrışması bulunuyor. Arap yazar Menal Lütfi, 2010 yılında Şark el Avsat’ta Türkiye üzerine yazdığı bir makalede Türkiye’de İslami geleneği siyasal İslam (Erbakan) ve sosyal İslam (Gülen) şeklinde ayırmıştır. Bu ayrımın önemli ölçüde açıklayıcı olduğunu düşünüyorum. Nitekim bugün Türkiye’de yaşanan da siyasal ve sosyal İslam’ın kendini farklı pozisyonlarda tanımlamasıdır.

Uzun zamandır sadece İslam-sekülerizm ayrımını düşünmenin, en az bunun kadar farklı olan siyasal İslam-sosyal İslam ayrımını gözden kaçırmaya yol açtığını yazmak abartılı olmaz.

Temelde İslamcılık ve Gülen ile sembolize olan “sosyal/içtimai İslam” aslında pek çok konuda ciddi farklılıklar içerir. Devlet, uluslararası ilişkiler, Ortadoğu siyaseti, toplumsal değişim, ekonomi gibi konularda Gülen’in sosyal İslam bakış açısı İslamcılıktan farklıdır.

İslamcılık hiç şüphesiz önemli bir tarihsel geçmişi olan, İslam dünyasını ciddi ölçüde etkilemiş bir düşünce geleneğidir. Ancak İslamcılığı çağdaş İslam dünyasındaki yegâne ve hatta bazen tek meşru bakış açısı gibi görmek sorunludur.

Farklar

Doğal olarak farklı düşünce geleneklerinin pek çok farkı ve ortak noktası vardır. Bir iki örnek vermek gerekirse ilk olarak, Gülen İslamcılar’ın dış politik yaklaşımlarından ayrışmaktadır. Örneğin bir ülke ile diplomatik ilişkileri tamamen kesmek buna göre sorunlu görülmektedir. “Her şeye rağmen diyaloğu devam etmenin” altı çizilir. Yine Gülen, sokak hareketlerinin büyük dönüştürücü etkisi olduğu konusuna şerh düşmektedir. Yine bu bağlamda Batı dünyası ile ciddi kopmanın “sorunlu” olduğunun altı çizilir. Bir bakıma Hizmet Hareketi’nin uluslararası entegrasyonu bakış açısı Avrupa Birliği örneğinde Batı Avrupa’da yaşanan uzun örneğe benzemektedir.

İkinci olarak, Hizmet, devlet ve ekonomi arasındaki otonom alanın korunmasını talep etmektedir. Buna göre “devletin aşırı büyümesi”, ekonomik alanda neredeyse “son sözü söyleyen patron” haline gelmesi talep edilmez. Devletin bir düzenleyici olarak kalması ekonomik ve sivil toplum aktörlerinin kendi otonom alanlarında faaliyet göstermesi önerilir.

Hâlbuki şimdi neredeyse irili ufaklı her ihale Ankara’nın onayını almak zorunda. Merkezin bu kadar etkin olduğu bir ekonomik düzende ekonomik aktörler ve firmalar cılız kalır. Devlet ne kadar burnunu sokarsa ekonomi o kadar ürkek hale gelir. Türkiye’deki duruma bakarsa İslamcılık görüntüye göre kökenindeki devlet merkezli siyasete dönüyor.

Hâlbuki devlet merkezli siyaset sonuçta devletin İslamileşmesini değil İslam’ın devletleşmesi ile sonuçlanır. Bu tarihte belki yüz kere denenmiş bir bilgidir. İslam ise devletleştikçe insan, firma, sivil toplum derneği düzeyinde cılızlaşma ortaya çıkacaktır.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.