Tanıştırmak ve barıştırmak

“Kim uygarlıklar ya da kültürler çatışmasına değil de diyaloga girmek istiyorsa en azından ötekini tanımak için girişimde bulunmak zorundadır. Ayrıca herkesi sevmek zorunda da değiliz. Bu diyalogda ki şayet gerçekleşecek olursa, Türkiye anahtar konumunda olabilir. Çünkü Türkiye’nin bir ayağı bir kültürde, diğeri de bir başka kültürde. Türkiye’yi farklı kılan da işte bu. Türkiye’de yaşayan bir yabancı, Türkiye’nin farklı olduğunu, çünkü özünde farklı olduğu için, hemen fark edecektir. Hatta önyargılardan bile daha farklı. Bu belki acı bir gerçek ama Türkiye farklı olmaya mahkûm: Aynı zamanda hem Doğu’da hem de Batı’da, ancak ne Doğulu sayılıyor ne de Batılı.”

Bu metin Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinin Ortadoğu muhabiri Dr. Rainer Hermann’a ait. 2002 yılında Antalya’da yapılan ‘11 Eylül’den Sonra Türkiye’nin Politik ve Stratejik Konumu’ isimli seminerdeki ‘Türkiye’de Siyasal İslam’ başlıklı sunumunun giriş cümlesi. Hermann 56 yaşında tecrübeli bir gazeteci. İktisat doktoru ve aynı zamanda çok iyi bir İslam bilimleri uzmanı. Tarikat ve cemaat yapılarını, okumuş bir Müslüman’ın bile çok üstünde ilim adamı denecek baoyutta biliyor. Mesleğinin 1991’den sonraki 18 yılını İstanbul’da geçirmiş. Öğrendiklerini bizzat gözlemleme fırsatı bulmuş. Türkçe de bildiği için ‘içeriden analiz’ denilebilecek boyutta ilginç ve önemli tespitler yapabilen bir gazeteci. Yukarıya aldığım giriş metni onun bu sahadaki yetkinliğini ortaya koyan birçok örnekten biri…

Hizmet Hareketi artan bir hızla hem dünya hem de Almanya’nın gündemine girmeye devam ediyor. 11 Eylül 2001’den bir gün sonra Fethullah Gülen Hocaefendi 11 Eylül saldırısını kınayan “Müslüman terörist, terörist Müslüman olamaz” vurgulu mesajını yayınlamıştı. Kınama metninin Almancası birçok Alman gazetesine gönderilmesine rağmen sadece bir eyalet gazetesinde küçük bir haber olarak çıkmıştı. Gazeteler ya hiç cevap vermemiş, verenler de “Türkiye’de on binlerce imam var, bir tanesinin görüşünü biz niçin haber olarak yayınlayalım” mealinde cevap verirken bir yandan da “bu Müslümanların sesi hiç çıkmıyor. Neden 11 Eylül terör saldırısını kınamıyorlar” diye yazıyorlardı. Fethullah Gülen Hocaefendi çok uzak değil 10 yıl öncesinde demecini es geçen Alman medyası tarafından neredeyse hiç tanınmıyordu.

Şimdilerde ise onun ve Hizmet hareketi hakkında hem lehte hem aleyhte onlarca haber çıkıyor. Röportajlar yapılıyor. Milyon satan dergilerde araştırma dosyaları yayınlanıyor. Kitaplar basılıyor. Seminer ve sempozyumlar düzenleniyor, tartışmalar yapılıyor, federal ve eyalet düzeyinde soru önergeleri veriliyor.

Geçmişinde hiç olmadığı kadar İslam’ı tartışan Almanya, daha özelde ise Fethullah Gülen’i ve Hizmet hareketini enine boyuna irdelemeye, araştırmacı ve detaycı Alman mantığı ile eleştirmeye ve anlamaya çalışıyor.

Rainer Hermann bu noktada en yetkin isim. Türkiye’ye muhabir olarak gittiğinden beri incelemeye aldığı İslamcı hareketler içinde farklı olduğunu özellikle vurguladığı Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi’ni hiç bilinmediği günlerde bile Almanya gündemine taşımış bir gazeteci. 2004 yılında yazdığı “Sağduyunun Sesi” başlıklı makalesi Türkiye’de Hizmet hareketi karşıtı cepheden çok tepki almıştı.

Hermann, Hizmet ve Gülen hakkında yaptığı tespitlerini gazetesinde yazdığı gibi, Hareketi Almanya’da katıldığı sempozyumlarda da çok rahat bir üslupla seslendiriyor ve savunuyor. Bu görüşlerinden bazıları özetle şöyle:

  • Gülen’in vaaz ettiği İslam, Batı açısından çatışma teşkil etmediği gibi bir ortaklık ve zenginliktir. Hareketin Almanya’da da aktif olması, Almanya için gelecek günlerde hem ekonomik, hem ahlaki hem de felsefi bağlamda çok önemli açılımlara vesile olacaktır.
  • Gülen’in vaaz ettiği İslam, çatışma yerine hoşgörüyü hedefliyor. Hareket, gelenekle modern değerleri birleştirerek, Türkiye’nin gelişmesine ve modernleşmesine büyük katkılar sağlıyor.
  • Gülen hareketinin hedefi siyasi iktidarı ele geçirme yerine, içinde ibadet/duanın ve yaşanılan yerde somut icraatların olduğu daha iyi bir toplum oluşturmaktır.
  • Gülen hareketi siyasi değil, toplumsal bir harekettir. Hareket Türklere geriye dönük değil, kendini yenileyebilen ve sürekli araştırmacı modern yeni bir kimlik sunuyor. Bu kimlik siyasi olarak demokrat, kültür olarak Müslüman ve ilerici bir anlayıştadır.
  • Türkiye’deki demokrasi anlayışındaki değişiklik Gülen sayesindedir.
  • Gülen’e göre İslam’da demokrasinin önünde bir engel yok. Öte yandan demokrasinin metafizik bir boyuta ihtiyacı olduğunun da altını çiziyor.
  • Gülen diğer İslami liderlerin çoğundan daha kararlı bir şekilde İslam’a dayandırılan terörizmi lanetliyor.

Hem tanıştıran hem de barıştıran yazılar yazan Rainer Hermann geçtiğimiz günlerde Fethullah Gülen Hocaefendi ile görüştü. Görüşme ile alakalı makalesi FAZ’da cumartesi günü yayınlandı. Önümüzdeki günlerde de röportajın yayınlanması bekleniyor. Dr. Hermann’ın makalesinde yer alan aşağıdaki cümleler onun uzmanlığını ve objektifliğini ortaya koyuyordu: “Uzun cümleler içinde Kur’an’dan ayetleri, Peygamberin hadislerini ve tasavvuf ehlinin tecrübelerini modern dünyanın ihtiyaçlarıyla birleştiriyor, inanç dünyası ile hayatın hakikatlerini birbirine kavuşturuyor. Eğitimin ve girişimcilikte başarının anlamını, İslam’ın modernite ve demokrasi ile bağdaşabileceğini ancak şiddetle bağdaşamayacağını anlatıyor. Takipçilerinden kendi elleriyle ortaya koydukları çalışmadan belli bir refah oluşturmalarını ve bunu ihtiyaç sahipleri arasında paylaştırmayı unutmamalarını istiyor.”

Çağımızın en büyük problemi egoizme, sömürü ve adaletsizliğe, katliamlara, insanın düçar olduğu değersizliğe ve onlara paralel diğer problemlere çözüm, özetle insan endeksli yeni bir Rönesans’a kapı aralayacak formül bana göre bu cümlenin içinde gizli.

Bir çiçekle bahar gelmez denir. Ama ben bu makalenin ve sonrasında yayınlanması beklenen röportajın, Almanlar tarafından okunması halinde, bunun hem İslam’ın hem de Müslümanların Almanlar tarafından daha iyi anlaşılmasına, yani tanışmamıza ve barışmamıza katkısı olabileceğine inanıyorum. Bu okunmayı temin etmek için #FAZFethullahGulen mesajını twitter veya başka bir sosyal medya ile Alman okurlara ulaştırmaya çalışmanın da hayırlı bir iş olduğunu düşünüyorum.

Almanya’da bazen önyargılı olsa da, genelde objektif olarak gerçekleşen bu tartışmalar Almanlar’a İslam’ı tanıttığı gibi, hem içindekiler hem de dışındakilerce Hizmet Hareketi'nin daha iyi anlaşılmasına ve yapıcı eleştirilerle daha özgün ve güzel çalışmalar ortaya konulmasına vesile olacaktır.

Herkesi hareket’lendiren Hermann’a teşekkürler.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.