Dua et kardeşine
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Allah yolunda yapılan hizmetin omzumuza ihsan-ı İlahî olarak yüklenmiş olduğunu söylüyor. Hakikaten de her şeyin bütün bütün şirazeden çıktığı günümüzde, Allah’ı gönüllere duyurmak, hanelere Allah Resûlü’nün kokusunu taşımak en büyük ihsan olsa gerek. Bu ihsana mazhariyet de kendince şükür istiyor. O şükür de, canımız pahasına bu hizmeti ihya etmektir. Çünkü bu vazife Allah’tan bize, dünyada eşi menendi olmayan bir mazhariyet ve lütuftur. Aynı zamanda bu, haddizatında Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) misyonunu vekâleten yüklenme manasına da gelmektedir.
Üstad’ın değişik vesilelerle Şâh-ı Geylânî’yi ve İmam-ı Ali’yi (kerramallâhu vecheh) ehl-i hizmete zahîr olarak zikretmesi hizmetin ehemmiyetini anlamamız açısından oldukça önemlidir. Bugün sayıları binleri bulan yakazalar, rüyalar, yaşanan fevkalâde hadiseler hizmet adına hem bir beşaret hem de teyit olması açısından ayrı bir ehemmiyeti haizdir.
Ruhaniler çok uzak değil
Hak yolunda hizmet veren kimseler istikametlerini korudukları müddetçe bu iltifat ve ihsanlara her zaman mazhar olacaklardır. Bu iltifatlar, dünyanın çeşitli yerlerinde hizmet eden bahadırların yaptıkları işin ne kadar şerefli olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda, bu büyük zatların hizmeti sahiplendiklerine ve her zaman onların ve bizlerin arkasında olduklarına da delalet ediyor. Zaten bizler, ruhanilerin çok uzak olduğu kanaatinde de değiliz. Nerede oturursak oturalım, oradan mana âleminin büyüklerinin ruhaniyetlerine birer pencere açıldığına/açılacağına ve onların bizim halimizi müşahede ettiklerine/edeceklerine yürekten inanıyoruz.
Öyleyse bugün gerek dünyanın dört bir yanında gerekse ülkemizde milletimize ve insanlığa iman ve Kur’an kevserlerini kâse kâse sunma azminde olan hizmet erleri çok büyük ve önemli bir hizmetin altında bulunduklarının şuurunda olmalıdırlar. Cenab-ı Hakk’ın rahmetinden niyaz ederiz ki yolunda koşturan kardeşlerimizin iştiyakını her daim coştursun, onları ve bizleri Efendimiz’in davasına, daire-i kudsiyesine yeni hizmetler etme imkânı ve şerefiyle şerefyâb kılsın.
Şunu kesinlikle unutmamak gerekiyor, O’nun yolunda olmanın aşk, şevk ve coşkusu kazanılıp belli bir seviyeye geldikten sonra, ihlâs ve samimiyet aynı coşku ve heyecan içinde korunamaz ve aynı tempoda hareket edilemezse, en azından mevcut muhafaza edilemediğinden bu emanet alınıp bir başkasına verilebilir. Bu, Allah’ın değişmez kanunudur. Beşer tarihi boyunca âdet-i İlâhî hep böyle cereyan etmiştir. O yüzden deliler gibi koşturmanın yanı başında refüze olmamak ve dışarıya itilmemek için veliler gibi her zaman O’nun dergâh-ı ulûhiyetine teveccüh edip dua dua yalvarmak gerekiyor.
Hizmete mazhariyet nimetinin önemli şükür vesilelerinden biri de destansı bir kardeşlik duygusunu yaşatmaktır. Çünkü vifak ve ittifak, inayet-i İlâhî’nin en büyük davetçisidir. Uhuvvetin, birlik ve beraberliğin bulunmadığı işlerde Allah’tan inayet beklemek beyhudedir. Hayat boyu çizgisini değiştirmeden hizmet etme azmindeki herkesin kitaplara mevzu olacak mahiyette bir kardeşliği tesis edip yaşaması gerekir. Dışarıdan bakanlara, “Aman Allah’ım! Bu ne uhuvvettir, nasıl bir kardeşliktir!” dedirtecek ölçüde bir kalb beraberliği tesis etmemiz zaruridir.
Kendini iman ve Kur’an hizmetine adamış olanların derin bir iştiyak ve tahassür içinde birbirleriyle sarmaş dolaş olmaları en büyük duadır. Allah’a giden yolda hizmet edip koşanların, hemen her gün kendi evlerine uğradıkları kadar bu din kardeşlerinin yanına uğramaları, arayıp sormaları onlarda çok ciddi bir coşku ve heyecana vesile olacaktır.
Lütuflar aynı zamanda imtihandır
Bu hizmet erlerine Cenab-ı Hak bir hamlede çok büyük işler yaptırdı. O kadar ki başkalarının belki bir asra sığıştırmayacakları şeyleri, Rabb’im bu hizmette koşturan müminlerin sa’yine bir hamlede lütfetti. Ancak unutmamak gerekir ki, bu ihsan ve lütufların hepsi birer imtihan ve armağandır.
Bu imtihanı kazanmak ve bu armağana layıkıyla şükretmek için hizmetler daha ciddi, daha çalımlı ve daha sistemli bir şekilde çoğaltılmalıdır. Bu yapılırken hem gecelerin tenha koylarında seccadelerle buluşulmalı hem de omuz omuza koşturduğumuz, üzerimizde hakkı ve emeği olan bütün kardeşlerimize, ağabeylerimize her vesileyle dua etmeliyiz. Aksi takdirde bunu yapmayanların zamanla solup pörsüme ve dışarıda kalma ihtimali vardır. Zira Cenab-ı Hak iştiyakla kendi yolunda koşanları korursa da, hizmet içinde hep aynı canlılığı taşımayan kimseleri koruyacağına dair bir teminatı yoktur.
- tarihinde hazırlandı.