Bayrağı indiren kim, yükselten kim?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir müddetten beri hiç de rasyonel davranmıyor.
- Gerçeklikten uzak hareket ediyor.
- Her türlü olumsuzluğu tek bir sebebe indirgiyor.
- İnsanları ya bendensin ya da düşman şeklinde kategorize edip, ötekileştiriyor.
- Toplumun bazı kesimlerine karşı aleni nefret cümleleri sarf ediyor.
- Sahip olduğu medya gücüyle ülkede çok ciddi bir kara propaganda faaliyeti yürütüyor.
- Yasamaya, yürütmeye, yargıya, medyaya açık müdahalede bulunuyor.
Bütün bunlara alıştırdı milleti.
Eyvallah da…
Şu yurtdışındaki Türk okulları ile ilgili tavrı gerçekten,
- Rasyonel ötesi.
- Akılla, fikirle…
- Devlet adamlığıyla…
- Ülke ve millet çıkarıyla...
Dahası, normaliteyle izah edilecek bir tavır değil.
Bu yapılana,
- Haysiyetli dış politika denilemez.
- Milleti gözeten, devleti önceleyen bir tavır denilemez.
- Real politik denilemez.
- Ahlaki hiç denilemez.
Emin Çölaşan bile Tayyip Erdoğan’ın yurtdışında açılmış Türk okulları hakkındaki tavrını anlayabilmiş değil, “Valla kafam karıştı” diyor:
“Emirleri altında MİT, polis, büyükelçilikler, konsolosluklar var. Bu okulların yararlı mı zararlı mı olduğunu anlamaları bir türlü mümkün olmamış!
Dün övüyorlardı, bugün sövüyorlar.
Dün Fethullah’ı Pensilvanya’da ziyaret edip elini öpen, oy ve siyasi destek isteyen iktidar yetkilileri şimdi onu hain-casus-Haşhaşi ilan edip Interpol’den kırmızı bülten çıkarmak üzere… ABD’den iadesini istiyor…
Ve bu kafalar 77 milyonluk Türkiye’yi yönetiyor.
Sevgili okuyucularım, biz şimdi bunların hangi sözlerine inanalım? Geçmiştekilere mi, yoksa bugün söylediklerine mi!
Bu nasıl iştir yahu!
Valla kafam iyice karıştı.
Bir bilen varsa bana acele anlatsın, öğrenmek isterim!”
Bence bu konuda Milli Eğitim Bakanı’nın da kafası karışık, Başbakan’ın da...
Nabi Avcı ‘Yurtdışındaki Türk okullarının kapatılması’ konusundaki bir soruyu “Yükselen bayrak inmez” diye cevapladı. Bu cevap şu soruyu da sormayı gerektiriyor: “Bayrağı yükselten kim, indiren kim?”
Yurtdışında Türk bayrağını dalgalandıran, Anadolu insanının büyük fedakârlıklarla gerçekleştirdiği bir sivil toplum hareketine karşı yurt dışında bu şekilde tavır almak “Kendi insanını başkalarına şikâyet etmek”ten başka, o ülkelerin içişlerine de müdahale anlamına gelir.
“Siz bu okulları kapatın, biz size yenilerini açalım.”
Görüyor musunuz, neyi ne ile ikame etmeye çalışıyor?
Hiç mantıklı değil, hiç rasyonel değil, hiç de yaşadığımız çağın gereklerine uygun bir hareket değil.
Sivil toplumu devletle ikame etmeye çalışıyor.
Başbakan Davutoğlu da “Bu okullar Türkiye aleyhine propaganda yapıyor” diyor.
Daha önce böyle demiyordu.
Kendilerini Türkiye-devlet sanmaya başladıktan bu yana böyle diyorlar.
Şimdi…
Elbette yıkmak kolay, yapmak zordur.
Madem Türkiye, devlet olarak Afrika’da okul açmak istiyor. O halde şu soruları cevaplaması gerekiyor:
1- Şimdiye kadar neredeydiniz?
2- Sizin Afrika’da ya da başka ülkelerde okul açmanız için buralarda on yıllarca önceden açılmış ve Türkiye ile köprü olmuş bu okulların neden kapatılması gerekiyor?
3- Afrika’da su kuyusu açmak için de bu insanların daha önceden açtığı su kuyularını kapatacak mısınız?
4- Afrika’da verilen sağlık hizmetlerini nasıl geri saracaksınız? Mesela, yapılan göz ameliyatlarını iptal edip, gözleri yeniden kör edip sonra açmayı mı düşünüyorsunuz? Yani diyorum ki, okulları kapatmak yetmez, su kuyularını da oralarda açılmış hastaneleri de Türkçe kurslarını da kapatın.
Bir teklif: Hizmetin okul açamadığı, yerler izin vermeyen ülkeler var. İran, Suudi Arabistan, Kuzey Kore gibi. Devlet olarak okul hizmeti yapacaksanız, buraları zorlayabilirsiniz.
Bir soru: Siz nasıl insanlarsınız, yıkmadan yapamaz mısınız?
Türkiye’de okullar hakkında gerçek bilgiler…
- Türkiye’de İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde bile bazı okullarda müstahdem istihdam edilemediği için öğrenci velileri belli zamanlarda sırayla gelip okul temizliği yapıyor.
- Türkiye’de özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kışın okullar ısıtılamadığı için öğrenciler okula giderken yanlarında birer tane de tezek götürmek zorunda…
- Her öğrenci eğitime katkı payı ödemek zorunda.
- Öğrencilere karnesi bile para karşılığı verilmekte, para veremeyenlere karne verilmemekte.
- Hâlâ bazı yerlerde okul binası yokluğundan birleştirilmiş sınıflarda eğitim verilmekte…
- Camı kırık, badanası yapılmayan, kırtasiye masrafları karşılanmayan, sobayla, tezekle ısınan; laboratuvarı, kütüphanesi, bilgisayarı olmayan okullarımız var.
Bizim on yıllarca önce yazdıklarımızı yeni yazıyorlar!
Cumhurbaşkanı’nın Afrika ziyaretinde beraberinde götürdüğü embedded (İlişik) gazeteciler Afrika’daki okul ihtiyacından, su kuyularından, Türkiye’nin buralarda olması gerektiğinden bahseden yazılar yazıyorlar.
Yazsınlar tabii ki. Bunda bir kötülük yok.
Ama biraz geç kaldılar.
Bu yazılar yazıldı, o okullar yapıldı, o kuyular açıldı, o gözler de ameliyat edildi, ama sizde yazın tabi mahsuru yok.
- tarihinde hazırlandı.