Gözünüzün içine baka baka yalan söyleyenlerin psikolojisi

Gözünüzün içine baka baka yalan söyleyenlerin psikolojisi

Gözünüzün içine bakarak yalan söyleyen bir kişi için neler hissedersiniz? Şaşkınlık, öfke, tedirginlik, kaygı gibi duyguları sıralayabiliriz. Son aylarda gözümüze bakarak söylenen yalanlar karşısında birçoğumuz karmaşık duygular yaşıyor. Halkın aklıyla alay eden olaylar zinciri, yalan konusunda yarış yapan idareciler, bizleri şaşkınlığa itmeye devam ediyor. Görevini yapan polise “darbe” suçu bile atfedilebiliyor. Nasıl bir ruh hali ile kişi bile bile yalan söyler? Yalan söylerken bile nasıl karşıdakini ikna edebilir? Yalan sonuç verir mi?

Son 9 aydır ülkede olup bitenlere bakarsak bundan bir iki yıl önce bu olanlar bizlere söylense, sadece bakıp “sen aklını kaçırmışsın” diye tepki verirdik. Apaçık yolsuzluk ve hırsızlık süreci olmasına rağmen bu hırsızlığı ortaya çıkaran polislerin yargılanacağını, devlet eliyle bankaların batırılmaya çalışılacağını, ekonominin can damarı işadamlarının tehdit edileceğini, insanların isimsiz ihbar mektupları ile fişlenip görevden alınacağını, masum kişilerin “hain, paralel, haşhaşi” gibi yaftalarla rencide edileceğini duysak, inanmazdık. Ancak görülüyor ki ülkemizde şu an tam bir “tiyatro” sahnelenmektedir. Tek bir gücün bütün herkese meydan okuduğu, tepki gösteren kim varsa “paralel” ilan edildiği bir “tiyatro” seyrediyoruz. Rolünü çok iyi oynayan gazeteciler, yalakalık yapmak için hakkı hukuku talan edenler, kendisiyle çelişkiye düşen yorumcular bizleri şaşkınlık içinde güldürmeye devam ediyor. İroni ile bakan gözlerimiz biraz “insaf” demeye çalışsa da sesimizi duymak istemiyorlar.

Birkaç yıl önce methiyeler düzenlerin, şu an aynı kişi ve kurumların aleyhinde konuşması önceden beklenir miydi? Dün ile bugün arasında yüzde yüz değişen bu süreci kim tahmin edebilirdi? Belki bundan birkaç ay sonra çok daha farklı şeyler söylenmeyeceğini kim garanti edebilir? Halkı “aptal” yerine koyan sözüm ona kendini “akıllı” zannedenler, bu geri vites manevrasını nasıl açıklayabilir? Bu şekilde zikzak çizerek ilerleyen siyaset halkın güvenini kaybetmiştir. Siyaset kendi itibarını bu süreçte “sıfırlamıştır”. Yalan söylemenin artık sıradan hale geldiği bir ülke atmosferinde dürüstlük bekleyen halkımız, daha birçok kez hayal kırıklığına uğrayacak gibi görünüyor.

Anormal ruhsal sistemler

Yalan söyleme, bilerek gerçekleri çarpıtma, kişinin içindeki sapmanın farklı bir göstergesidir. Kişilik bozukluğu olanlarda yalan bir alışkanlık haline gelir. Yalan söyleyenlerin bu davranışları, normal bir karakter yapısında ortaya çıkmaz. Ortaya konan davranışların çarpıklığı fazlaysa, onun zemin aldığı ruhsal yapının ne kadar bozuk olduğunun farklı bir göstergesidir. Yalanın büyüklüğü kişinin iç sisteminin bozulması ile doğru orantılıdır. İç sistemdeki bozulma, ego adaptasyonu ve süperego süreçlerinin gücünü kaybetmesinin sonucudur. Altbenliğin beklediği “haz” ve “ödül” daha güçlü ve baskın hale gelirse kontrol kaybolur. Kişi altbenliğin beslediği dürtülerin yoğun etkisi altına girer. Onun için yanlışlar doğru, haramlar artık helal olmuştur. Kişide ruhsal dinamiklerin bozulmasına, kontrol mekanizmalarının azalmasına, kişinin tamamen belli ödül sistemlerinin güdümüne girmesiyle sonuçlanmıştır. Hırsızlık, tecavüz, dolandırıcılık bu sonuçlardan bazılarıdır. Süperegoyu kuvvetlendirmek için ise alınan eğitim, aile yönlendirmesi, kaliteli çevre, manevi değerlerin ön plana çıkarılması, toplumsal beklentiler gibi etkenler önemlidir.

Yalan söyleyenler

Kendisini en değerli hisseden, tek başına bir güç olmaya çalışan, hiçbir denge unsurunu kabul etmeyen, toplumun beklentilerini hiçe sayan bir otorite figüründe ise süperego zamanla kendisini kaybedebilir. Her insan için bu şekilde potansiyel bir risk söz konusudur. Ülkemizdeki devlet hiyerarşisi ve otoriter süreçler rahatlıkla yönetenlerin kontrol mekanizmalarının ortadan kalkmasına zemin hazırlayabilir.

Gözünün içine bakarak yalan söyleyen kişiler zamanla kontrolünü kaybeder. Yalan yalanı doğurur. Bir diğer yalanı kurtarmak için başka bir yalan söylenir. Bu kısır döngü sürekli devam eder. Şeytanın iyilerle mücadelesinde şeytanın içinde bulunduğu durum bunun bir benzeridir. Vicdanına kulak vermeyen, ‘Başkaları ne der?’ sorusunu pek sormayan, öfkeli, tek taraflı bakan, başkalarına empati yapamayan, yaşadığı toplumsal değerlerle sürekli çatışan kişiler sürekli yalan söyleyen kişilerdir. Yalan ile suç birlikte bir araya gelirse o takdirde süreç çok daha vahim hale gelebilir. Suça yalanı aracı etmek ve suçlarını yalan ile örtmek birçok masum kişiye zarar verir.

Normal bir ruhsal sistemde kişi yalan söylerse bu esnada huzursuz olur, kalp atışları değişir(yalan makinesi bu sistemle yalanı tespit eder), rahat ve huzurlu olamaz. Ancak bozuk bir ruhsal sistem varsa kişi gözünüzün içine bakarak yalan söyleyebilir. Bu açıdan tanıdığınız kişilerin ruhsal durumu önemlidir. Ülkemizde milletin değer verdiği kişi ve kurumlara yapılan saldırılara karşı dikkatli olunmalıdır. Çünkü saldırı yapan kişiler konuşurlarken ses tonundan beden diline kadar duygularını, kelimelerin içine katarak konuşmaktadır. Böylelikle kin, nefret ve öfke duygularını hissederek konuşurken hitap ettiği kitleleri ikna edebilmektedir. Hitler’in konuşmasına baktığınızda kendini kaybedecek derecede duygulandığını görürsünüz. Herhangi bir kişi de hitabet esnasında duygularını katarak konuşursa kitlelere daha çok tesirli olur. Ancak bu hitabet tarzı kin, nefret, öfke ve ayrımcılık içeriyorsa çok dikkatli olmalıyız. Çünkü bu duyguların tesirinde kalan bazı dürtüsel tipler, verilen mesajları içselleştirerek başka kişilere karşı zarar verici eylemlere çevirebilir.

Onlara acımak ve üzülmek

Gözünüzün içine bakarak yalan söyleyenlere hissettiğiniz şeyler ne olursa olsun bu kişilerin günün birinde kendi yalan dünyalarında kaybolacakları muhakkaktır. Çünkü yalan söyleme alışkanlığı kişinin buzlu yolda sürekli gaza basmasına benzer. Belli bir süre yol aldığını zanneder ama yerinde sayar. Burada önemli olan bu yalanların farkında olmak ve bunun tesir alanından uzak kalmaktır. Yalan söyleyen birini gördüğünüzde, hele hele yüzünüze bakarak yalan söylediğinde ona karşı hissedeceğiniz en güzel duygu “acımak” ve onun adına “üzülmek” olması gerekir. Çünkü yalan söyleyen bireyin sadece çevresine değil kendine de güveni kalmamıştır. Bu güvensizliği aşmak için başvurduğu bu kısır yalan döngüsü o kişinin belki de en önemli değerlerini kaybetmesiyle sonuçlanacaktır.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/yorum_gozunuzun-icine-baka-baka-yalan-soyleyenlerin-psikolojisi_2245141.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.