Sekiz rekât teravih olur mu?
Yarın Ramazan’ın ilk günü. Televizyon ekranlarında, gazetelerde, internet sitelerinde ve sosyal medyada Ramazan’a dair çok şey yazıldı, konuşuldu. Muhtemelen camilerde bugünkü vaaz ve hutbeler de Ramazan-ı Şerif’e dair olacaktır.
Ramazan’ı nasıl değerlendirmemiz gerektiği, açlığın faziletleri, fakirlerin halini anlamaya vesile olması… gibi çok önemli konulara temas edildi, ediliyor. En iyi Ramazan, hiç şüphesiz Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan’ıdır. Bu açıdan bizler, O’nun Ramazan’ı nasıl değerlendirdiğine bakmak durumundayız. Elbette Nebiler Sultanı’nın bir gününü yazmak bir köşe yazısının istiabını aşar. Bu sebeple Ramazan’ın önemli güzelliklerinden olan teravih namazı üzerinde durmak istiyoruz.
Hemen her Ramazan’da insanlarımızın en çok tartıştığı konuların başında teravih namazının kaç rekât olduğu geliyor. Konuşulanlara, ortaya konan yaklaşımlara bakınca pek çoğumuz sanki teravih kılmak istemiyormuşuz veya en azını kılmanın yollarını arıyormuşuz gibi bir görüntü veriyoruz.
Bir televizyon dizisine, Dünya Kupası maçlarına ya da daha başka aktivitelere saatlerini ayıran insanların, teravihi tabiri caizse en az rekâtla geçiştirmeye çalışmaları hem Rabb’imize hem de bu bereketli namazı bize emreden Efendimiz’e karşı ciddi bir nezaketsizlik manasına geliyor. Hâlbuki teravih, olsa da olmasa da fark etmeyecek bir ibadet değil. Ramazan-ı şerifin en hayati unsurlarından biri. Muhterem Hocaefendi, teravih namazının ehemmiyetini anlatırken şunları söylüyor:
“Teravih namazı, sünnet-i müekkededir; orucun değil Ramazan ayının ve vaktin sünnetidir. Onun için, hasta ve yolcu gibi oruç tutmak zorunda olmayanlar için de teravih namazını kılmak sünnettir. Peygamber Efendimiz, Ramazan’da birkaç gece teravih namazı kıldırmış; daha sonra, teravihte cemaat farz kılınır da Müslümanlar onu edaya güç yetiremezler endişesiyle yalnız kılmayı tercih etmiştir. Fakat “Kim Ramazan namazını (teravih) inanarak ve sevabını Allah’tan umarak kılarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır.” buyurarak da ashabını ve ümmetini bu namaza teşvik etmiştir.”
Resûl-i Ekrem (aleyhissalatü vesselâm) bir başka hadis-i şeriflerinde teravih namazı kılmanın önemini ve sünnet olduğunu şöyle ifade buyururlar: “Allah Ramazan ayında oruç tutmanızı farz kıldı. Ben de Ramazan gecelerinde kıyam etmenizi (teravih namazı kılmanızı) sünnetim olarak teşvik ettim. Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ihlâs ile oruç tutar ve kıyam ederse (teravih namazı kılarsa) günahlarından arınır, annesinden doğduğu günkü gibi tertemiz olur.”
Teravih namazının cemaatle kılınmasına “kifaî sünnet” der büyüklerimiz. Yani bir yerleşim yerinde en az bir mecliste teravih namazının cemaatle kılınması zaruridir. Bunun dışında ferdî olarak kılınmasının bir mahzuru yoktur. İki rekâtta bir selâm vererek kılınması en faziletli olanıdır. Dört, altı ve sekiz rekâtlık paketler (!) halinde teravih namazı kılmak doğru olmaz. Eğer bu bir sünnetse, sahibi nasıl yaptıysa öyle yapmak gerekir. Rekât aralarında, uygulanageldiği üzere salât u selâmlar okunabilir. Ayrıca cevşen-i kebîr, esma-i ilahî ve “hizbu’l-hasin”, “hizbu’l-masun” gibi dualarla da bir zenginlik ve derinlik ilave edilebilir.
Bir de pek çoğumuzun dilinden düşürmediği “sekiz rekât” meselesi var. Hazreti Aişe validemiz, Efendimiz’in sekiz rekât da kıldığı zamanlar olduğunu söylüyor. Ne var ki, İbn Abbas (radıyallahu anh) Peygamber Efendimiz’in Ramazan’da yirmi rekât teravih ve vitir kıldırdığını rivayet ediyor. Dahası, bu hususta sahabe efendilerimizin fiilî icmâı yani oybirliği var. Hanefî, Şafiî, Hanbelî mezheplerine göre de teravih yirmi rekât kabul ediliyor. Malikî mezhebinde ise yirmi ve otuz altı rekât olduğu şeklinde iki görüş olsa da yirmi rekât olduğu fikri daha yaygın. Görüldüğü gibi teravihi sekiz rekât olarak kabul ve tavsiye eden hiçbir hak mezheb yok. Hazreti Aişe validemizin rivayetini şöyle yorumlamak mümkün: Çok yaşlı ve hasta kimseler, sadece sekiz rekâta güç yetirebiliyorlarsa, hiç olmazsa o kadarını eda edebilirler. Ama gücü ve kuvveti yerinde olan mü’minler teravih namazını mutlaka yirmi rekât olarak ikame etmelidirler.
Teravihi hatimle kılmak da önemli bir esastır. Âlimler teravih namazını en az bir hatimle kılmanın sünnet, birden fazla hatimle ikame etmenin ise bir fazilet olduğunu belirtiyorlar. Selef-i salihîn, Ramazan boyunca teravihte Kur’an’ın hepsini okumuş veya okuyan birinin arkasında namaz kılmışlar. Daha sonraki dönemlerde cami cemaatinin durumu göz önüne alınarak, teravih namazını insanları camiden uzaklaştırmayacak bir şekilde kıldırma tercih edilmiştir.
Teravih namazı kılınırken, ister kısa sureler okunsun, isterse de hatim takip edilsin, ayetlerin tertil üzere okunması ve namazın da tadil-i erkâna riayet edilerek kılınması/kıldırılması olmazsa olmaz şarttır. Yoksa yarış yapar gibi çok süratli bir şekilde ayetleri okumak, rükû ve secdeleri verip veriştirmek kat’iyen doğru değil. Maalesef, son senelerde halk arasında “jet imam” tabir edilen kimseler türedi. Bazı camilerde teravih namazının ciddiyetine ve sıhhatine yakışmayan manzaralara şahit olabiliyoruz. Mü’minler, bu hususta temkinli davranmalı; teravih namazında ayetlerin tertil üzere okunmasına ve tadil-i erkânın gözetilmesine dikkat etmelidirler. Namazı kıldıranlar da namaza dair bütün vebali arkalarındaki cemaat adına tek başına üstlendiklerini unutmamalılar.
Gündüzünü oruçlu geçireceğimiz bu mübarek zaman diliminin gecesini de teravihin hakkını vererek bereketlendirmek gerekiyor. Teravihi kılmamanın ya da sekiz rekâtla iktifa etmenin (yaşlılık ve hastalık haricinde) hiçbir mazereti kalmıyor. Rabb’imizden niyazımız bu Ramazan, hatimli teravihler kılacağımız kutlu bir ay olsun. Kadir Gecesi’nin idrakine vesile olacak dolulukta, bir şehrayin gibi yaşansın. Ve Kudreti Sonsuz, hepimizi bütün oruçlarımızın bayramına ulaştırsın.
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/suleyman-sargin/sekiz-rekat-teravih-olur-mu_2226902.html
- tarihinde hazırlandı.