TÜSİAD Başkanı daha ne desin!
Türkiye’de Saray ve onun takipçisi iktidarın muhalif herkese reva gördüğü baskı ve zulüm artıyor. Samanyolu Medya Grubu ve Zaman Gazetesi’ni susturma teşebbüsü; aile devletinin hak ve hukuku pervasızca çöpe attığını cümle âleme ilan etti. Hiç kimsenin, hiçbir müessesenin hürriyeti an itibarıyla emniyet altında değil.
Neyse ki samimi demokratlar var! Hürriyetlerin bedel ödedikçe yüceleceğini müdrik mütefekkir, gazeteci ve sanatçıların dik duruşu, Türkiye’yi kuzey veya güney komşularına benzer dikta rejimine dönüştürme projelerini ters yüz ediyor. Cesur sesler korosunda iş âleminden bazı isimler de var ki bunlardan Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), sergilediği tutarlı duruşla demokrasiye ciddi mânâda hizmet ediyor. TÜSİAD 26 Kasım’da ‘Yolsuzluk Anketi’, 17 Aralık’ta ortaya saçılan rüşvet delillerinin iş âlemi için şaşırtıcı olmadığını gözler önüne serdi. Ankete katılanların kahir ekseriyeti, ‘Türkiye’de yolsuzluk var, daha da artacak’ kanaatini paylaşmıştı. Anketin yankıları sürerken, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer dün Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan mülakatında 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından sonra tedavüle sürülen paralel devlet safsatasını şu okkalı sözlerle çöpe attı: “Paralel devlet çok ciddi bir iddiadır. Ortaya çıkmış bir şey göremiyorum.”
Dinçer, 14 Aralık’ta medyaya dönük darbeye itirazını ise “Usulsüz dinleme yaptığı iddia edilen birkaç kişinin yakalanmasıyla devlet içinde bir paralel devlet ortaya çıkmadı. 2009 senesinde çekilen bir diziyle ilgili Samanyolu Medya Grup Başkanı’nın ve Zaman Gazetesi Yayın Yönetmeni’nin gözaltına alınması, sonra birisinin tutuklanmasının paralel devletle nasıl bir ilgisi olduğunu biz anlayabilmiş değiliz. İki cemaat arasında bir mücadele olmuş olabilir ama ben bir paralel devlet görmüyorum.” sözleri ile dile getiriyor.
Yargı bağımsızlığından bahsedilemeyeceğini belirttikten sonra, “Bugün ne gerçek, ne düzmece, ne kurgu kesinlikle bilinmeyen bir noktaya geldik. Türkiye’de tarafsız ve bağımsız bir yargı olmadığını da görüyoruz. O nedenle de o bahsedilen iddiaların kanıtlanması için doğru bir ortamın olmadığını görüyoruz.” tespitinde bulunuyor. Kritik cevaplarından biri de şu: “Bir kere suç kişiseldir, ceza hukukun temel ilkesidir. İçinde birkaç kişi suç işlese, hatta lideri bile suç işlese ‘cemaat suçludur’ diyemezsiniz. Hukukta böyle bir şey yoktur. İkincisi bunlar yargıya intikal etse bile Türkiye’deki yargının bağımsızlığıyla ilgili ciddi kuşkular var. Masumiyet karinesi yönünden suçu kesinleşinceye kadar herkes suçsuzdur. Fethullah Gülen de suçsuzdur.”
Dinçer aynı mülakatta, Gezi’nin Reis-i cumhur Recep Erdoğan’ın ileri sürdüğü gibi darbe olmadığını tekrar etmiş: “Gezi bir darbe girişimiyse -ki bize göre Gezi bir darbe girişimi değil- TÜSİAD penceresinden baktığınız vakit, Gezi bir demokratik hak arayışı, bir çevresel duyarlılık ve otoriter bir tavra karşı bir tepki.” Dinçer, bir adım ileri geçerek fiili veya Türk tipi başkanlık modellerine sıcak bakmadıklarını yüksek perdeden seslendiriyor: “Cumhurbaşkanı devletin başıdır. TÜSİAD’ın muhatabı zaten cumhurbaşkanı değildir, TÜSİAD’ın muhatabı başbakandır.” İş dünyasının devlet güdümünde hareket edemeyeceğini, bunun Batı’ya izah edilemeyeceği tespiti de tarihe geçecek nitelikte.
TÜSİAD; papağan medyasının kapasitesinin fevkinde bir strateji ile hareket ediyor. Asimetrik bir akılla komplocuları ifşa ediyor. Papağanlar için tekrar edelim: TÜSİAD, yalan ve iftiralarınızın farkında. Baskı ve tehditle patronlar kulübüne biat ettiremediniz, ettiremeyeceksiniz. “Münferit çıkış.” diyerek kendi kendinizi ikna gayretkeşliğiniz de komik. Zira TÜSİAD’ın mali yapısı kadar entelektüel sermayesi de kuvvetlidir. İstişare etmeden adım atmazlar.
Haluk Dinçer, ak saçlılar dâhil umum TÜSİAD’ın hissiyatına tercüman olmuştur. Hal böyle iken TÜSİAD Başkanı, Türkiye’nin adım adım uçuruma sürüklendiğini ifade sadedinde daha ne desin!
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/turhan-bozkurt/tusiad-baskani-daha-ne-desin_2267510.html
- tarihinde hazırlandı.