İmanla bağlantı olmadıkça

Bazı insanlar vardır; yaratılışları itibarıyla kötülüğe kapalıdırlar. Nitekim cahiliye döneminde de böyle insanlar bulunuyordu. Bir dönem ki, o dönem âdeta bütün kötülüklerin panayırıydı. Fakat bu temiz fıtratlar böyle bir panayırda dahi iffetlerini, ruh safvetlerini koruyabilmişlerdi. İşte, Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Osman (radıyallâhu anhümâ) bunlardandı. Ancak böyle bir yaratılışa sahip olmak, tek başına ve imanın dışında bir kurtuluş garantisi midir? Kesinlikle hayır! Aksi olsaydı, kurtulanların başında Allah Resûlü’nün amcası Ebû Talib’i saymak gerekirdi. Ama biliyoruz ki, Ehl‑i Sünnet’in bu mevzudaki kanaati hiç de öyle değildir.[1]

İman, insanın Cenab‑ı Hak’la irtibata geçmesidir. Böyle bir bağ olmadıkça ahirette kurtuluş mümkün değildir. Nasıl hayır denilebilir ki; insanlar bile kendi kurdukları sistemlere bağımlılığı bir esas kabul ediyorlar. Diyelim ki, herhangi bir kişinin ayrı ayrı yüz tane üstün yanı vardır. Ancak bu insan mensup olduğu millet ve devletin her şey kabul ettikleri sistemlerine aykırı bazı davranışlar sergilemektedir.. veya düşüncede onlarla aynı doğrultuda değildir.

Şimdi, böyle bir sistemin savunucuları, acaba yüz tane üstün vasfı olan bu insanı kendilerinden kabul ederler mi? Bugüne kadar gördüklerimizle, bu soruya müspet cevap vermek mümkün değildir. Demek ki, faziletler bir bakıma insanlar arasında dahi tek başlarına yeterli olamayabiliyorlar. Hâlbuki imansızlık, mevcut bütün faziletleri sıfırlayacak kadar korkunç bir cinayettir. Çünkü o, bütün varlığa karşı bir tahkir ve tezyif tavrının adıdır.

[1] Bkz.: Buhârî, cenâiz 81, menâkıbü’l-ensâr 40, tefsîru sûre (28) 1; Müslim, îmân 39.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.