Öfkeyi yutmak
Maruz kaldığımız kötülükler veya can sıkıcı başka hâdiseler karşısında kızmama, öfkelenmeme insan tabiatına zıttır ama, bizden beklenen de işte budur! Zaten bir insan, hiç kızmıyor ve öfkelenmiyorsa, o insanın mutlaka eksik bir yanı, eksik bir tarafı vardır. Kur’ân’ın bu mevzuda bizden istediği öfkemizi yutmak, öfkelendiren şeyi sineye çekip sabretmektir.[1] Öfkelenmeme ile öfkeyi yutmak arasında çok fark vardır. Öfkelenmeyen, kızmayan insan, bu gayr‑i tabiî davranışından dolayı sevap kazanamaz. Ama yanardağlar gibi lav püskürtmeye hazırlanmışken öfkesini yutabilen insan, bazen bu davranışıyla vilâyet derecesi bile elde edebilir.
[1] Bkz.: Âl-i İmrân sûresi, 3/134.
- tarihinde hazırlandı.