Güneş'e Dair
Soru: Pek çok hakikati anlatmakta temsil unsuru olarak kullanılan güneşin âhiretteki fonksiyon ve vazifeleri neler olacaktır?
Güneş, Cenâb-ı Hakk'ın Nûru'n-Nûr', 'Münevviru'n-Nûr', 'Musavviru'n-Nûr', 'Hâliku'n-Nûr', 'Mukaddiru'n-Nûr', 'Müdebbiru'n-Nûr'.. gibi isimlerinin madde âlemindeki bir cilvesidir. Aslında, bütün varlığın özü-esası da yine nurdur. Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde 'Allah'ın ilk yarattığı şey (yani yokluğun bağrına atılan ilk varlık tohumu), benim nurumdur.' buyurarak bir müteşabih hakikati dikkatlerimize takdim buyurur. Nûr mahluktur. Bu açıdan nûrdan yaratılmış bir varlık olan güneş de bir mahluktur ve onun yaratılışı Efendimiz'in (s.a.s) plân ve programından çok sonra olmuştur. Evet, Nûr isminin bir tecellisi olarak, Cenâb-ı Hakk'ın bütün mahlukât içinde yarattığı ilk varlık, hakikat-i Ahmediye'dir. Bu, Efendimiz'in (s.a.s) cismî değil berzahî ve ilm-i İlâhîdeki vücududur ki, bu kabil vücutlara 'âyân-ı sâbite' denilmektedir. Dolayısıyla ilk zuhur ve ilk tecelli, hakikat-i Ahmediye'dir.
İnsanlar âhirette, güneşin nûru ile değil Cenâb-ı Hakk'ın nûrunun gölgesinin gölgesi bir ziya ile aydınlanacaklardır. Nitekim bir hadis-i şerifte, âhirette Cenâb-ı Hakk'ın gölgesinden başka gölgenin olmadığı ifade edilmektedir. Evet, orada ziya da gölge de O'na aittir. 'Cenâb-ı Hakk'ın gölgesi' sözcüğüyle anlatılan gerçeği, yakıcı şeylere karşı nûrunun ayrı bir televvünü ve ayrı bir buudu şeklinde izah etmek mümkündür.
Değer itibarıyla ne güneşin, ne de başka bir yıldızın insanın sahip olduğu değere ulaşması mümkün değildir. Zira hilkat-i âlemden maksat insandır. Avâlim onda pinhandır, cihanlar onda matvîdir. Üstad Bediüzzaman, bir şairin 'Güneş mahbûbumun hüsnünü görüp utanıyor, görmemek için, bulut perdesini başına çekiyor.' sözüne karşı ciddî bir tepki gösterir ve: 'Ey âşık efendi! Ne haddin var, sekiz ism-i âzamın bir sahife-i nûranisi olan güneşi böyle utandırıyorsun?' diyerek şaire serzenişini ifade eder. Evet güneş de diğer mahlukat gibi kendi değerleri içinde kabul edilmelidir. Bütün varlık insana nispeten çok küçük kalmaktadır. Bu açıdan güneşin âhiretteki fonksiyon ve vazifeleri o kadar da önemli değil. Vakıa bazı hadislerde güneşin mahşerde insanlara yaklaşacağı ifade edilmektedir. Kanaat-i âcizânemce orası cennetin berisinde olduğu için oradaki güneş de berzahî bir keyfiyette olacaktır.
Evet, âhiretin kendine mahsus kıstasları vardır. Dolayısıyla güneş de dünyanın değil âhiretin kıstasları içerisinde ele alınıp mütalâa edilmelidir.
- tarihinde hazırlandı.