Kureyş ve Osmanlı
Devlet başkanlarının, Kureyş'ten olması gerektiğini bildiren hadis, tarih boyunca bazıları tarafından kritiğe tâbi tutulmuş ve bu ifadenin İslâm'ın evrenselliğiyle bağdaşır olmadığı iddia edilmiştir. Ancak tarihe bakıldığında çoğunluk itibarıyla, kâmil mânâda gerçek devlet başkanlarının Kureyş'ten çıkmış olduğu görülecektir. Meselâ; bir Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Ömer b. Abdülaziz.. ölçüsünde kemâl sahibi başka insanlar göstermek mümkün değildir.
Belki de bu iddialara karşılık son dönemde Osmanlı hakimiyetinden yola çıkarak, İsmail Hami Danişmend vb. şahıslar, Osmanlı ile Kureyş arasında bir irtibat kurmaya çalışmış; burunlarının kavisli, alınlarının geniş, elmacık kemiklerinin çıkık olması..vs. yönden bir benzerliğin olduğunu iddia ederek, onların da Kureyş soyundan olabilecekleri ihtimali üzerinde durmuşlardır. Zaten bazıları Türk Milletinin eski dini olan Şamanizm'in, Hz. İbrahim'in Hanif diniyle aynı olduğunu dolayısıyla Türklerin ehl-i kitap oldukları fikrini ortaya atmışlardır.
Bütün bu mülâhazaların tekellüflü, belki de zorlamalar neticesi yapılmış olduğunu düşünmekle birlikte, Kayı Boyu'nun nezaheti ve nezaketi konusunda bir şey söylemek mümkün değildir. Onlar, olabildiğine temiz ve dine de Sahabe ölçüsünde cibilli sahip çıkmış bir nesildir. Nübüvvet, onlarla sanki yeniden tüllenmiştir. Bu yönüyle de, Sahabe'den sonra en yüksek payeye onlar ermiştir. Ayrıca bir avuç insanın idare edilmesinin bile zor olduğu göz önüne alınacak olursa, o kadar farklı milletleri bir çatı altında toplayıp altı asır idare eden Osmanlı'nın, bu başarısının altında neyin bulunduğunu tahmin edebilirsiniz...
- tarihinde hazırlandı.