Hak Yolcusu Açısından Fenâ’nın Bölümleri
Ayrıca, sâlike taalluk eden yanları itibarıyla da fenâyı şu bölümler içinde mütalâa etmişlerdir:
1- Halktan gelecek korku ve onlara karşı duyulan beklenti hislerinden tecerrüd etme mânâsına "fenâ-yı halk."
2- Bütün şahsî istek ve arzulardan sıyrılma anlamında "fenâ-yı hevâ."
3- İradenin, Hakk'ın murad ve meşîeti karşısında erimesi demek olan "fenâ-yı irade."
4- Aklın, ilâhî sıfatların tecellisi karşısında "mahk" u "sahk"a uğraması diyebileceğimiz "fenâ-yı akıl" ki, bu sonuncusu, beraberinde bir dehşet ve hayret de getireceğinden, sâlik, çok defa esbab dairesi içindeki kriterleri koruyamayarak hayret ve dehşet yaşar. Bu hayret ve dehşetini ifadeden de geri durmaz. Hazreti Cüneyd'in, "Bir zaman yer ve gök ehli benim hayretime ağladılar; zaman geldi ben onların hayretine ağladım. Şimdi öyle bir haldeyim ki, ne onlardan haberim var, ne de kendimden..." sözleri bu konuda önemli bir örnek teşkil eder.
Gedâi'nin bu konudaki hayreti de kayda değer zannediyorum:
"Öyle bilmezdim kendimi,
O ben miyim ya ben O mu.?
Aşıkların budur demi,
Yandıkça yandım bir su ver!"
Minhâc Sahibi'nin sözleri daha kıvrak, daha âşıkâne ve daha bir hayret televvünlüdür:
"Bilmiyorum ben ben miyim, yahut O muyum?. Bir acâib haldeyim ve ben ben değilim. Aşık mıyım, mâşuk muyum, aşk mıyım neyim?. Ben vahdet kadehi ile sarhoşum ben ben değilim. Ben neyim, namsız nişansız ankâ mı? Ben, kurbet Kâf'ıyım; ben ben değilim. Ben canım itibarıyla fâni ve cânân ile bâkiyim; ben evc-i rif'atteyim ben ben değilim."
- tarihinde hazırlandı.