Cezbe’nin Mahiyeti
Cezbe, esbab-ı âdiye ile elde edilemeyecek kadar büyük bir mevhibe ve mazhariyettir; bu mazhariyetin biricik sebebi de cebr-i mukaddes ve ihtiyar-ı mübecceldir. Evet, hem cezbeyi kucaklayacak ruhtaki istidat ve gönüldeki safvet, hem de maâliyâta namzed bu nezih fıtratın ikinci bir mevhibe ile şereflendirilmesi, ikisi de Hakk’a aittir "İşte bu Allah’ın bir fazlıdır; onu dilediğine verir.." (Hadîd/21) verir de bir "ân-ı seyyâle" içine, koca zaman parçalarını ve onlardaki şuunâtı sığıştırır, bir tek adıma cennetlere ulaşma gücünü bağışlar ve bir nazara kömürü elmas haline getirme kabiliyetini bahşeder.
Evet, insan iradesiyle, aşılması imkânsız gibi görünen çok uzun mesafeler, çok baş döndürücü irtifalar, Hakk’ın cezbedip yükseltmesiyle, mi’rac gibi bir hamlede, bir nefhada oluverir. Bu manâya işaret içindir ki, bir mübarek sözde şöyle denmiştir: "Hazret-i Rahmân’ın cezbelerinden tek bir cezbe ins-ü cinnin amelleriyle elde edilen kurbete denktir." [1]
Hakk’ın cezbiyle ruhlarında, îman-İslâm-ihsan esrarını duyan münceziblere "Üveysî meşrep" denir ki, bunların bütün duygu, düşünce, hissiyat ve davranışları, o kudsî cezbe ile müncezib olmaları sayesinde hep istiğrak ve hayret içinde geçer.
- tarihinde hazırlandı.