Ruh ve Metafizik
Eğer ruh ufku varlığın perde arkasına açılma ve metafizik de varlığı bir küll halinde ele alıp değerlendirme ise –ki genelde öyle olduğu kabul edilmekte– o olmadan ne varlık ve hadiseleri kendi çerçeveleri içinde, hakikatlerine uygun olarak yorumlayıp seslendirmek, ne de kâinatın özünü, Yaratıcı'yla alâkasını ve bizim O'nunla münasebetimizi idrak etmemiz mümkün olacaktır; zira kâinat ve onun ruhunu bilmek, hele bu bilginin pratikte neye yaradığını kavramak, bilimin ortaya koyduğu esaslar içinde, farklı branşlara göre, ayrı ayrı usûl ve metotlarla tahlil ve tetkik etmekle bu birbirinden kopuk bilim parçacıkları katiyen bize beklediğimiz neticeyi vermeyecektir.. beklediğimiz neticeyi vermesi bir yana; varlığın mânâ ve muhtevası bütün bütün kaynayıp gidecek ve tetkike aldığımız eşya, karşımızda bir kısım cansız resim ve şekillerden ibaret kalacaktır. Onun için biz, varlığı ruh ufkuyla duymayı ve metafizik bir mercek altında temâşâ etmeyi, onu bütün buutlarıyla görmenin ve değerlendirmenin biricik yolu olarak görüyor; böyle bir yolu ihmal etmeyi de, mantığı tâkatinin üstünde işleri yorumlamaya zorlama; aklı, mahsusât fanusu içine hapsetme ve muhakemeyi de duyular dünyasıyla sınırlandırma sayıyoruz ki, kendimizi dinleyebildiğimiz, ruhumuza kulak verdiğimiz ölçüde, vicdanlarımızın buna isyan ettiğini duyacak, mantık ve muhakemelerimizin bize başkaldırdığına şahit olacağız...
- tarihinde hazırlandı.