Ruh ve Ruhi Hayat
Rûhî hayat ve rûhânîliğin ruhla alâkası açık ve bedîhîdir. -Esas yeri Kalbin Zümrüt Tepeleri olan bu iki epistemolojik konuyu, teferruatıyla orada tahlil etmek gerekecek.- Kurân-ı Kerim: "Ruh, Rabbimin emrindendir" ( İsra, 17/85 ) der. Bu ifade tarzı, ruh gerçeğinin, Rabbin bilebileceği bir şey olduğunu ve Allah'tan başka hiç kimsenin O'nun hakikatini bilemeyeceğini vurgulama bakımından fevkalâde manidardır. Evet, Ruh, haricî vücudu bulunan bir kanun ve şuurlu bir namustur; sabit ve daimî fıtrat kanunları gibi emir âleminden ve irade sıfatından gelmiş bir kanun ve namus. Hem ruh hem de kainatta cârî diğer bütün kanunlar emir âleminden gelmiş aynı şeylerdir.. ve kaynakları, devamlılıkları itibarıyla ikisinin hakikati de aynı sayılır. "Eğer (nevi) türlerdeki kanunlara kudret-i ezeliye haricî ve mahsus (duyu organlarıyla hissedilebilen) bir vücut giydirseydi, onlar da ruh olurlardı.. ve eğer ruhu şuurdan tecrit etseydi, o da değişik nevîlerdeki kanunlar gibi bir kanun olurdu." (Hakikat Çekirdekleri) Kur'ân'ın bir-iki kelime ile işaret edip geçtiği ruh hakikatinin bu veciz izahı, onun özü, esası ve iç yüzü ile alâkalı bütün metafizik tartışmaları kökünden kesip atacak mahiyettedir.
- tarihinde hazırlandı.