Sır Ehlinin Mertebeleri
Sırla alâkalı yukarıdaki beyanın ışığı altında, sır ehli de üç bölümde mütalâa edilmiştir:
1- Gözleri Allah'tan gayri bir şey görmeyen, her zaman, her yerde sadece ve sadece O'nun rızasını arayan ve nefsin isteklerine karşı da kapalı kalmasını bilen bir kısım hak erleridir ki; himmetleri, hiçbir arzu ve istek karşısında kırılmayacak kadar âlî.. maksatları, ilâhî emirleri aksettirecek ölçüde duru.. hayat sistemleri uhrevîlik çizgisinde.. yolları emin.. gözlerini açıp-kapayıp hep O'nun muradını takip ederler. Nâm u nişândan kaçar.. Hakk'a kulluğu varoluşlarının gayesi bilir.. ve bu duygularını dünyevî-uhrevî her türlü mülâhazanın önünde tutarlar ki, günlük yaşayışları hemen her zaman "Birtakım evler ki, Allah o evlerin (kadrinin) yüksek tutulmasına ve içlerinde (mübarek) isminin zikredilmesine izin vermiştir ki, onların derûnunda sabah-akşam, kendilerini ne ticaret, ne de alım-satım Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı ricâl (yiğitoğlu yiğitler) vardır; kalblerin ve gözlerin döneceği günden korkar (ve tir tir titrerler)" (Nûr, 36) ufkunda cereyan eder.. ve hep ışık alır-ışık verirler.
2- Allah'la münasebetlerini ve O'nun nezdindeki durumlarını irâdî olarak gizlemeye çalışan öyle vefalı gönüllerdir ki; ilâhî tecellî ve vâridleri tesettürü gerekli birer namus gibi korur.. gayr-i ihtiyârî ortaya çıkanlarını değişik tevriyelerle âdetâ çarpıtır.. her biri semâ-yı velâyetin birer yıldızı olduğu halde ateş böceği gibi görünmeye çalışır.. mücâhede yolunun birer üveyki olmalarına rağmen saksağan görünümünü tercih eder.. arz u semâda haslar hası pâyesiyle tebcîl edilirken dahi ciddi bir melâmet rûhuyla kendini sıfırlamasını bilir.. hizmet ederken fevkalâde civanmertçe, bir nefer gibi mütevâzi ama en önde; maddî-mânevî ücret taksiminde ise kendini unutturacak kadar gerilerin gerisinde ve beklentisizdir. "Allah onları, onlar da Allah'ı sever; mü'minlere karşı (fevkalâde) mütezellildirler (tevâzu kanatlarını yerlere kadar indirirler), küfür nankörlerine karşı da izzetli (ve satvetli)dirler. Sürekli Allah yolunda mücâhedede bulunur ve kınayanın kınamasına da aldırış etmezler" (Mâide, 54) gerçeğinin tam temsilcileri öyle babayiğitlerdir ki; Rableriyle baş başa kaldıklarında derinlikleri ihâta edilemeyen birer ârif u âbid, dünyaya sözlerini geçirmede de birer erkân-ı harp ve dâhidirler.. mensup oldukları milletin haysiyet ve şerefi adına fevkalâde hassas, töhmet ve sû-i zanna vesile olacak "pes" davranışlardan da olabildiğine uzaktırlar.
3- Cenâb-ı Hafîz u Muîn'in himâye, inâyet ve kelâeti altında zirveleşmiş öyle kahramanlardır ki, oturur-kalkar Rabb-i Kerîm'lerini anar.. her hâdise, her düşünce ve her mülâhazayı O'nu anmanın birer bahanesi, hattâ mukaddimesi sayar ve âdetâ, kendileri olarak kendilerinden kaçar, kendilerini duymaz ve kendilerine karşı yabancı yaşarlar.. iyiliklerini insanlardan saklamanın da ötesinde kendi kendilerinden saklama mülâhazaları içinde dolaşır ve vicdanlarında sürekli araya girmelerin ızdırabını duyarlar.. yer yer kendilerine takıldıkları olsa da, bunu bir kâbuslu rüya telâkki eder ve bir an evvel ondan kurtulma yollarını araştırırlar.. yeni merhalelere motive olmanın dışında her zaman vecd u istiğrâkın gel-gitleri arasında ömürlerini sürdürür ve hep inâyet-i hâssa seralarında, riâyet-i tâmme yamaçlarında ilâhî eltâfı soluklarlar.
Her zaman sırlar ötesi bir gizlilik içinde mahfîdirler ama, Allah'ın matmah-ı nazarı ve varlığın da en hayâtî unsurlarıdırlar. Hak eşyaya onlarla bakar, kâinât onların sır kevserleriyle beslenir.
- tarihinde hazırlandı.