Zamanın Bilincinde Olan İnsan

Dünü bugünle, bugünü de yarınla birarada mütâlaa edebilen ruh insanlarının varlık ve hâdiselere bakışları ise, tamamen başkadır. Hatta bunlardan çok fazla okuyup düşünme fırsatını bulamayanlar bile, hayat ve ölüm hakkındaki düşünceleriyle diğerlerinden daha derli-toplu, anlayışlarıyla daha derin, değerlendirmeleriyle de daha isabetli, daha tutarlıdırlar. Ruh insanının, her şeye derin bir alâka ile konup kalkan bakışları, basiret ve itinalı davranışları, vazife şuuruna sımsıkı bağlı hareketleri, fâni zaman ve mekânların, ebedî zaman ve mekânlara varacağını bilen vicdanı, ölüm girdaplarında dahi, onun ruhuna saadetlerin en erişilmezini duyurur.

Onun olgun ve duygun nazarında, bütün dünyâ ve fâni varlıklar, ölümsüz birer mânevî varlığa, bu âlemdeki bütün parlak ve göz kamaştırıcı şeyler de uhrevî kıymetlere ulaşır, gafletli sînelerin burkuntularına rağmen, o çiçekten çiçeğe konup-kalkan arılar gibi, hazdan haza uçar durur.

Böylelerinin parlak çehrelerinde, tevazu’ mahviyet, vakar ve emniyetin birleşmesinden hasıl olan büyüleyici hâl, onların meleklerle at-başı gitmelerinin nişânı, ilhama açık gönüllerinin binbir vâridâtla dolup taşması, rûhânilerle içli-dışlı bulunmalarının emaresidir. Onlarda fizik, metafizikle içiçe ve fizik metafiziği tamamlayıcı mahiyette, madde ise âdeta manânın değerli bir buudu gibidir. Üzerlerinde, hem muhteşem devletler kurmuş, şanlı bir soya mensup olmanın gizli, derin sezişleri, hem de Allah kelâmı, peygamber beyanına açık Kur’ân dinlemiş nurlu gecelerin uhrevî iklimlerinde "hû" deyip pervaz etmelerinden kalma derin bir safvet, ürperten bir vakar ve düşündüren bir ciddiyet taşıp durmaktadır. Sanki her halleriyle, sessiz ve sözsüz bir şeyler anlatmakta ve en büyüleyici hutbeler irad etmektedirler.

Onların canlı ve sımsıcak dünyâlarında, her şey bir başka lezzet, bir başka halâvetle doğar ve zaman üstü bir çizgide cereyan eder. Geçmiş zaman, binbir modeliyle geleceğin rengârenk kostümlerini hazırlar. Gelecek, ihya edilmeyi bekleyen bir arâzi gibi, yüksek mefkûre ve hülyâ derinliğinde hâdiselere bağrını açar bekler. İçinde bulunduğumuz zaman bir mekik gibi bu iki kutup arasında gelir-gider ve kendi dilimini örer.

Bu aydınlık dünyâda, fânilerin akıp gidişinde bile, hep ebediyetin tesellî verici nağmeleri duyulur ve varlığın ölümlülükten ölümsüzlüğe kaydığı hissedilir. Burada eşyâ o kadar çarpıcı, o kadar sıcak; dört bir yana canlılık dağıtan hava öyle lâtif, öyle temiz; bizleri ipek gibi yumuşak kollarıyla saran atmosfer öyle şefkatli, öyle duygulu; ötelerden göz kırpan yıldızlarıyla, uyuyan hislerimizi uyaran gökyüzü o kadar muhteşem, o kadar büyüleyicidir ki, görüp uyanmamak, uyanıp arkasındaki şefkatli eli hissetmemek, hissedip sevgi ve mutluluğa ermemek mümkün değildir.

Ah, iman ne müthiş bir iksir; mâneviyat ne tükenmez bir hazine, geçmiş ne temiz bir kaynak, gelecek ne bereketli bir bahçe; hâl; binbir dinamiğiyle ne büyük bir sermaye..!

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.