Zamanın Altın Dilimi ve Talihli İnsanlar

Bu yola koyulurken, insanî değerlerin katlanıp derinleştiği, duyguların bütünüyle uhrevîleştiği, bedenin, aynı rûhî değerleri paylaştığı ve öteden beri his dünyamızda arayageldiğimiz "yitirilmiş cennet"in tasavvurlarımızı aşan en nâdide parçalarından meydana getirilmiş, zamanın enfes bir altın dilimini gönül gözlerimizle temâşâ ediyor ve onun vâridâtının gelip gelip hülyâlarımıza, rüyâlarımıza aktığını duyar gibi oluyorduk.. duyar gibi oluyorduk da, o dönemin talihli insanları, engin inanç, engin tevekkül ve engin teslimiyetleri sayesinde ömürlerini mânevî haz ve lezzetlerin en büyüleyici atmosferinde sürdürürken, bu engin haz ve bu lezzetlerin biricik sahipleriymiş gibi onların kalplerinin hep iyilik ve güzellikle attığını, gözlerinin hoşgörü ve müsamaha düşüncesiyle açılıp kapandığını, dünyayı tıpkı bir cennet gibi duyup yaşadıklarını ve hemen her zaman kendi duygularında olduğu kadar bütün gönüllerden, hatta topyekün varlığın içinden en rengin bir şiiri dinlediklerini daha o anda tasavvur edebiliyor, ümitlerimizin medlerinde onlarla beraber saadetlerin en enginlerini paylaşıyor ve bu nesl-i âtînin talihine tebessümler yağdırıyorduk.

Ümit, recâ ve iman dünyamızda tüllenen bu yeni baharın genç tenli, uzun boylu masmavi günlerinin içinde hayat, hülyalarımıza o kadar yumuşak, o kadar sıcak ve o kadar renkli boşalıyordu ki, her zaman onda cennetlerin tasavvurlar üstü derinliklerini duyar gibi oluyor.. oluyor ve bütün varlıkla kucaklaşıyor, bütün canlıları şefkatle selâmlıyor, bütün insanları muhabbetle bağrımıza basıyor ve kendi kendimize, "Yaratan'ın kâinatları var etmedeki gayesi de bu olsa gerek!" diyorduk. Bugün de hülyalarımızı dolduran bu gökkuşağı dünyada, hoyratlık, kabalık, hırs, tûl-i emel, münakaşa, cidâl, hıyanet, ihanet, yalan, gadir, zulüm, irtikâp, ihtilas yoktu. Bu dünyada civanmertlik, incelik, dirilme azmi, yaşama sevgisi, mülâyemet ve diyalog; hakka karşı saygılı olma, emanet duygusu, vefa hissi, doğruluk ruhu, adalet ve istikamet düşüncesi vardı. Bu dünyanın insanları hakikî mânâdaki kin, nefret ve kavgayı lügatlerinden söküp atmış, hayatlarını sevgi, yumuşaklık ve insanlarla münasebet üzerine kurmuşlardı. Onlar çevrelerindeki insanları oldukları gibi kabul ediyor; farklı anlayış, farklı yorum ve farklı davranışları, vuruşma vesilesi görme yerine, düşünce enginliklerini sergileme fırsatı bilerek, insanlara insanca yaşamanın varyantlarını gösteriyorlardı.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.