Hakaik-i İlahiye
Konuyu bu şekilde tesbit ettikten sonra geriye, temeli, dayanağı ve devamı itibarıyla belli bir zevk ve bir hâl ufkuna ulaşanlar için, kendi varlıklarını lizâtihi yok kabul etmek kalıyor ki bu da, Hazreti "İlim" ve "Vücûd"un asliyet, dâimiyet ve kayyûmiyeti karşısında, O'nun zâil bir gölgesinin varlığını nefyetmek gibi bir şeydir. Evet her şeyi bir vahid gibi duyup hissetmek başka, bunların aynı şey olması tamamen başkadır; hakâik-i ilâhiye başka, kevnî ve izafî hakikatler başkadır. Gerçi hakâik-i ilâhiyeden "Allah", "Rahman", "Rezzak" gibi isim ve sıfatlar mevsufları itibarıyla bir tek hakikat gibidir ama, bunlardan her birerleri delâlet ettiği hususî mefhum hasebiyle diğerlerinden başka ve akıl, zihin açısından da temayüzleri bedihîdir. Bu itibarla, bir gerçek ârifin, bu türlü durumlarda hem ittihad noktalarını hem de imtiyaz noktalarını tefrik edip düşünce istikametini korumasına karşılık yoldaki bir hâl ehlinin her zaman bazı iltibaslara düşmesi söz konusudur ki, değişik tefsirlere açık olan da işte bu türlü kimselerin yorumlarıdır.
- tarihinde hazırlandı.