Ramazan Ayı’nın Bereketi
Hemen her ramazan; arzuları kâinatlar kadar geniş, emelleri ebedler kadar engin gönüllerimize, en sürpriz hisler ve mânâlarla sağanak sağanak boşalır; yağmurla dirilen toprak gibi ruhlarımızı harekete geçirir, duygularımıza yeni bir "ba'sü ba'del mevt" vadeder, vicdanlarımızı daha bir duyarlı hâle getirir ve lezzet olur oluk oluk içimize akar.. hem bütün kederlerimizi, acılarımızı unutturacak şekilde öyle bir çağıltıyla akar ki, onu hep bir şiirden, bir histen ve iç içe hayallerden örülmüş gibi görür; başka bir derinleşme kaynağı arama vehminden kurtulur, ruhlarımızın Hakk'a kullukla elde ettikleri hürriyet zevkini paylaşır ve "kul oldum kul oldum; Hakk'a esarette gerçek hürriyeti buldum" der neş'e ile çığlıklar atarız.
Ramazan, hemen her zaman o kadar aydınlıklarla gelir ki, bütün bütün kirlenmiş ve gönül dünyasında iç içe karanlıklar yaşayan nefsin âzad kabul etmez kapı kulları bile, mutlaka onun atmosferinde bir şeyler duyar; bir şeyler söyler ve duygu, düşünce dünyalarında farklı edâlara ulaştıklarını hissederler.
Evet, bir kısım gâfil gönüller uyuklamaya devam etse de; lâubâli ruhlar serâzad yaşamalarını sürdürse de; ölü vicdanlar ülfete, ünsiyete yenik düşse de ramazan, o ışıktan, renkten, sesten şîvesiyle en paslı kilitleri bile çözerek, ezanları, salâları, sahurları, iftarları ve teravihleriyle sessiz sessiz içlerimize akacak ve en katı gönüllere dahi mutlaka bir şeyler söyleyecektir.. söyleyecektir; zira ramazan onu söylettirecek güçte ve nurâniyette, insan da bunları seslendirecek fıtrat ve istidâttadır.
- tarihinde hazırlandı.