Peygamberlerin Getirdiği Ana Mesaj
İşte bu temel espriye bağlı olarak ilk peygamberden son Nebiye kadar bütün enbiya ve mürselînin mesajlarında -tâlî konularla alâkalı- hep bir değişim göze çarpmaktadır; ama bu değişimlerin hiçbiri asıl mesajın ruhuna dokunmamakta ve teferruat çerçevesini de aşmamaktadır. Semavî din mensupları arasındaki ayrılıklar, ihtilaflar ve bunlardan kaynaklanan kavga ve muharebelere gelince, bunlar dinden, diyanetten değil; ilâhî mesajın aslına sadık kalamamış kinin, nefretin, menfaat ve çıkarın çocukları olan mübtedî din müntesiplerinin ortaya attıkları yanlış yorumlardan, inhiraflardan, hevâ ve hevesten kaynaklanmıştır/kaynaklanmaktadır. Bu itibarla, dün olduğu gibi bugün de değişik ihtilaf ve iftiraklara düşmeme, düşülmüşse yeniden derlenip toparlanma da ancak ve ancak iman ve islâmı Allah'ın vaz' ettiği esaslar çerçevesinde kabullenip tabiatımızın bir yanı haline getirmekle mümkün olabilecektir. Ne var ki, böyle bir imanın her zaman semeredâr olması ve kendi gücünü göstermesi; tabir-i diğerle, sürekli vicdanlara hayat ifâza edebilmesi için de 'amel-i sâlih'e ihtiyaç vardır. İman amel-i sâlihle desteklendiği, mü'min de ibadetle beslendiği nispette ancak Allah'a yakın durabilir, yakınlığını koruyabilir ve O'nun hoşnutluğunu kazanabilir. Aksine, ibadetle beslenip desteklenmeyen bir iman kendi gücünü tam gösteremeyeceği gibi, ubudiyeti olmayan bir mü'minin de hiç devrilmeden hep ayakta kalabilmesi çok zordur. Onun içindir ki Kur'ân-ı Kerim, hemen her zaman, imanın ardından amel-i sâlihi zikreder, bir rükn-ü aslî olan tasdîk-i kalb bâtınının yanında 'a'mâl bi'l-erkân' zâhirini hatırlatır ve iç-dış münasebetlerimizi sağlama bağlama hususunda sık sık tenbihte bulunur; bulunur zira iman, amel için olmazsa olmaz biricik esas, amel de imanın suru, serası, şahidi ve sigortasıdır.
- tarihinde hazırlandı.