Makul ve Gayrimakul Yol
Bu açıdan diyebiliriz ki; eşyayı temaşa edip hadiseleri okuyabilenler, okuyup tevhide bağlayanlar makulü takip ettikleri gibi, Kur'an'ı duyup, dinleyip içine sindirenler de hep akli bir yol takip etmiş sayılırlar. Aksine, varlık ve hadiselerin iç yüzüne nüfuz edemeyip dışında kalanlar, akli bir yolda olmadıkları gibi, Kur'an'ı duymayan, dinlemeyen ve içine sindiremeyenler de aklın nurundan tam istifade edememişler demektir. Evet, varlık ve eşyanın okunup, düşünülüp değerlendirilmesi; değerlendirilip imana, marifete, Yaratıcı'yla münasebete bağlanması makul; her nesne ve her hadisenin değişik sebeplere, tabiata ve daha başka şeylere verilmesi de akıl dışıdır. Yaratıcı'nın varlığı, birliği, şerike, nazire, yardımcıya muhtaç olmayışı makul; her şekliyle şirk ve ilhad düşüncesi ise gayrimakuldür. Eşya ve hadiselerin şerh ve izah edilmesi, varlığın yorumlanarak bir gerçeğe bağlanması için, Allah'la insanlar arasında bir kısım elçilerin gerekliliği makul; nübüvvet ve İlahi mesajları kabul etmeme ise gayrimakuldür. Risaleler'deki mülahazalarla, bu çerçeveyi bütün iman esaslarını içine alacak şekilde genişletmek mümkündür. Ben şimdilik bu kadarının yeterli olabileceği düşüncesiyle, böyle bir genişlik içinde konunun mütalaasını, İslam müteferriklerinin kitaplarına havale edip geçiyorum.
- tarihinde hazırlandı.