İslam Düşüncesi Kitap ve Sünnet Kaynaklarına Dayanır
İslâm Düşünce Sistemi'nin diğer bir özelliği de onun, diğer bilgi ve mârifet kaynaklarından daha çok Kitap ve Sünnet mehazlı olduğudur. Bu yönüyle de o, diğer bütün dînî organizasyon ve felsefî cereyanlardan ayrılır. Evet İslâmiyet, zuhur ettiği andan itibaren hep eski mirasa ve din şeklindeki değişik organizasyonlara karşı mesafeli durmuş ve kendi olarak kalma gayreti içinde bulunmuştur. Onların tahrife ve tağyire uğramamış yanları karşısında ise, "şer'u men kablenâ" diyerek saygılı davranmış ama temelde hep, "menhelü'lazbi'l mevrûd" sayacağımız ana kaynaklara bağlı kalmıştır.
Zaten o, ne eski mirasa ne de yeni fantezilere hiç mi hiç muhtaç olmamıştı. Nasıl olurdu ki, onun arkasında Kur'ân vardı. O Kur'ân ki, "asırları muhtelif bütün enbiyanın kitaplarını, meşrepleri farklı bütün evliyanın risalelerini, meslekleri muhtelif bütün asfiyanın eserlerini icmâlen tazammun eden.. alt-üst, ön-arka, sağ-sol, her yanı parlak, bütün vehim ve şüphelere tamamen kapalı.. nokta-i istinadı bilyakîn vahy-i semâvî ve Kelâm-ı Ezelî.. hedefi ve gayesi bilmüşâhede saadet-i ebediye.. içi apaçık halis hidayet.. üstü, envâr-ı iman.. altı, biilmelyakîn delil ve bürhan.. sağı, bittecrübe teslimi kalb ve vicdan.. solu, biaynelyakîn teshîri akıl ve iz'an.. meyvesi de rahmeti Rahman ve dârı cinân bir kitaptır" (Az bir tasarrufla Yirmibeşinci Söz'den). İşte böyle bir kitapla beslenen İslâmiyet, hiçbir zaman, ne idealistlerin hülyalarına, ne rasyonalistlerin mantık muhassalasına, ne de pozitivistlerin ve daha başkalarının usûl ve metotlarına muhtaç olmamış, onlara baş vurmamış ve onları güvenilir birer kaynak kabul etmemiştir.
- tarihinde hazırlandı.