Bakara, 2/185
يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَ
"Allah sizin için kolaylık ister, (size) zorluk istemez." (Bakara sûresi, 2/185)
Dinde, esas itibarıyla zorlama yoktur. Zor görülen şeyler kolaylık vesilesidir. Seferde namazın kasrı, Ramazan'da iftara ruhsat verilmesi, teyemmümün teşrii gibi zarar ve sıkıntı olan hususlarda hep işin kolay tarafına gidilerek ruhsat yolu intihap edilmiştir. Hatta nisyanla yapılan yanlışlıklar affedilmiş, Ramazan'da unutularak yenen şeye orucu bozmamasının yanında ziyafetullah nazarıyla bakılmıştır. İster aslî bir husus, ister arizî bir sebepten ötürü bir kısım mükellefiyetler kaldırılmış ve hep kolaylık yolu takip edilmiştir. Bu itibarla denebilir ki asıl ve umumî teşri açısından nice zor görülen mükellefiyetler vardır ki, her biri ebedî saadetin birer temel taşı sayılırlar. Meselâ, içinde nefisle mücadele, kalbî ve ruhî hayata yükselme, sabra alışma, uhrevîleşme ve ahirete ehil hâle gelme gibi nice güzel ibadetler vardır ki, meşakkat ve sıkıntı bahis mevzuu olduğu her yerde, ya yerlerini küçük, kolay bir bedelle değiştirir geriye çekilirler veya bütün bütün silinir gider sevap definelerini niyetin enginliğine emanet ederler. Sonradan kazalar ve fidyeler birer küçük bedel, bütün bütün âcizin, takatsizin bazı sorumluluklarının düşmesi ise niyete sığınma demektir.
Dinî emirlere uymaktaki zorluk veya kolaylık şahısların ruh hâleti, eğitimi, alışkanlıkları vs. ile doğru orantılıdır. Zira din, ibtidâ ile intihâyı cem etmiş, bünyesinde toplamıştır. Yani, bu dine mensup olan profesör de, onun kapıcısı da, işçi de, onun patronu da, kadını da, erkeği de bu dinde doyum noktasına ulaşabilir. Emir ve yasaklara uyma neticesi hâsıl olan halâveti herkes içinde bulunduğu dereceye göre tadabilir. Fakat İslâm'ın emir ve nehiylerine zatî değerler açısından baktığımızda, onların kolaylık ve müsamaha ile dopdolu olduğu görülecektir.
- tarihinde hazırlandı.