Kehf, 18/50
أَفَتَتَّخِذُونَهُ وَذُرِّيَّتَهُ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُون۪ي وَهُمْ لَكُمْ عَدُوٌّ بِئْسَ لِلظَّالِم۪ينَ بَدَلاً
"Şimdi siz, Beni bırakıp da onu ve onun zürriyetini mi dost ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne fena bir değişmedir." (Kehf sûresi, 18/50)
Âyet-i kerimede zikri geçen "şeytanın zürriyeti" ibaresinden hareketle bazıları şeytanın zevcesi, çoluk çocuğu vardır gibi fikirler ortaya atmışlardır. Konuyla alâkalı bir fikir vermesi bakımından iki küçük hususu zikretmekte yarar var:
1) Hakikaten şeytan evli ve karısı, çoluk-çocuğu olsa bile bu değişik bir buud ve değişik bir âlemle alâkalıdır. Nasıl ki bizler rüyalarımızda yer, içer, evlenir, hastalanırız; ama bütün bunlar değişik buudlarda cereyan eder. Zannediyorum şeytanın zürriyetini de bu çerçevede değerlendirmek gerekecek.. bir yerde Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) de: "Kemikler, cinlerin azıklarıdır."[1] demiyor mu? İşte bir buud farkı..!
2) Buradaki "zürriyet" kelimesini ille de hakikate hamletmek şart değildir. Bu, bizim anladığımız mânâda zürriyet olabileceği gibi, insî nesiller mânâsına da gelebilir. Aslında bu düşünceyi destekleyecek hadis-i şerifler ve içtimaî, tarihî gerçekler de yok değildir. Meselâ; Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) karı-kocanın mukarenet anında okuyacakları duayı talim buyururken, o münasebetten çocuk olursa şeytan ona dokunmaz, der.[2] Belli bir dönemde ihtimal, mü'minler bu duayı okuduklarından hep iyi, tertemiz, İslâm ve Kur'ân'a hâdim nesiller yetişiyordu. Daha sonraları ülfet ve ünsiyetten veya İslâmî hayatın terki neticesi şeytanî nesiller zuhur etti. Hatta halka mâl olmuş ifadesiyle "şeytana pabucunu ters giydirecek" nesiller zuhur etti.
Netice itibarıyla "şeytanın zürriyeti" ifadesini mecaza hamledip, insan olduğu hâlde şeytan gibi düşünen, şeytan gibi hareket eden insanlar olarak anlamak da mümkündür.. Kur'ân'ın كَانُوا إِخْوَانَ الشَّيَاط۪ينِ "Şeytanların kardeşleri."[3] diye ifade buyurduğu da bunlar olsa gerek.
[1] Müslim, salât 150; Tirmizî, taharet 14.
[2] Buhârî, bed'ü'l-halk 11; vudû 8; nikâh 66; daavat 55; tevhid 13; Müslim, nikâh 116; Ebû Davud, nikâh 45; Tirmizî, nikâh 6; İbn Mâce, nikâh 27.
[3] İsrâ sûresi, 17/27.
- tarihinde hazırlandı.