Nisâ, 4/56
إِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِنَا سَوْفَ نُصْل۪يهِمْ نَاراً كُلَّمَا نَضِجَتْ جُلُودُهُمْ بَدَّلْنَاهُمْ جُلُوداً غَيْرَهَا لِيَذُوقُوا الْعَذَابَ إِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَز۪يزاً حَك۪يماً
"Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri, gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hâle geldikçe, onların derilerini başka derilerle değiştireceğiz ki, hep acıyı duysunlar! Allah yegâne galip ve hakîmdir." (Nisâ sûresi, 4/56)
Müfessirlerin pek çoğu, bu âyetin tefsirinde, Cehennem'deki azabın çokluğuna, büyüklüğüne işaret eden, İbn Ömer'in rivayet ettiği şu hadisi zikrederler: Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyururlar ki: "Cehennem ehli, Cehennem'de öyle büyüyecek ki, kulak memesi ile omuzu arası yedi yüz yıllık yürüyüşle geçilebilecek uzunlukta olacak, cildinin kalınlığı yetmiş zirâ ve bir azı dişi ise Uhud dağı büyüklüğünde olacak."[5]
Evet, aslında bu hadiste anlatılmak istenen ana tema, Cehennem azabı ve ona maruz kalacakların durumudur. Bence, bu hadisi şöyle anlamak da mümkündür: İnsan ruh dünyası itibarıyla inkişaf eder. Meselâ, birisi namazdan sizin aldığınız lezzetten on kat daha fazla lezzet alır. Demek ki onun zevk alma kabiliyeti daha fazla inkişaf etmiş. Elem duyma da böyledir. Eğer insanın bu yönü inkişaf ettiyse, en basit şeyler onu üzer, uykularını kaçırır, dişi ağrısa bayılabilir. Nitekim Nebiler Serveri, "Ben sizin birkaçınız kadar acı duyuyorum."[6] buyururlar. Öyleyse, ahirette cismin büyümesi, elemin, acının, ızdırabın daha fazla duyulmasına sebep olabileceği gibi, Cehennem'de duyulacak elemin, acının, ızdırabın büyüklüğü, çeşitli hikmetlere binaen böyle ifade edilmiş de olabilir.
Aslında ne vücudun, günah ve mâsiyet cüz-i fertleriyle büyüyüp dağlar cesametine ulaşması, ne de işlenen küfür ve isyanın, ruhun enginliği ölçüsünde bir vüs'ate ulaşıp ona göre insanın cezaya çarptırılması, akıldan uzak şeyler değillerdir. İlm-i ilâhînin vüs'ati, kudret ve iradenin baş döndüren ihatası, her zaman her ikisini de gerçekleştirebilir. Biz, O'nun rahmetinin enginliğine sığınarak dileriz ki, hepimize rahmetinin genişliğine göre muamele etsin..!
[5] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/26; Heysemî, Mecmau'z-zevâid, 10/391-393.
[6] Buhârî, merdâ 3, 13, 16; Müslim, birr 45.
- tarihinde hazırlandı.