Şuarâ, 26/142
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلاَ تَتَّقُونَ
"Kardeşleri Salih, onlara: 'Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?' dedi." (Şuarâ sûresi, 26/142)
Kur'ân-ı Kerim'in kâfir ve inançsız olan kavimlere karşı, gönderilen peygamberler için "kardeşleri" diye ifade etmesi sadece Hz. Salih (aleyhisselâm) için bahis mevzuu değildir. Aynı ifade ve üslûp içerisinde Hud, Şuayb, Nuh, Lut (aleyhimüsselâm) gibi peygamberler de zikredilir.[3] Burada gönderilen bu peygamberlerin o kabile içinden zuhur etmesine rağmen soy sop, duygu, düşünce açısından onlardan biri olduğu anlatılmamaktadır.
İhtimal böyle bir ifade, o kavimdeki insanların, kendi içlerinden çıkan ve âdeta kardeşleri olan peygambere karşı onların şefkat hislerini ve peygamberin de onlara bakış tarzını ifade etmektedir. Yoksa, Hz. Salih nesep ya da din kardeşliği bakımından o kâfirlerin kardeşi değildir.
Ama o, insan olarak onlardan biri, onların üzerlerine titremesi açısından âdeta kardeşleri; sıdkı, emaneti, iffeti ve fikir istikameti bakımından da çok iyi tanıdıkları bir yakın hemşehrileri idi ki, bu mülâhazaların herhangi biriyle onların kardeşi sayılabilirdi.
Baba, dayı, amca, ata da denebilirdi ama bunların her biri birer vesile-i teâzum sayılması açısından "kardeş" sözcüğündeki sıcaklığı ifade etmezdi.
[3] Şuarâ sûresi, 26/106; 26/124; 26/161; A'raf sûresi, 7/85; Hud sûresi, 11/84; Ankebût sûresi, 29/36.
- tarihinde hazırlandı.