Şû'râ, 42/29
وَمِنْ اٰيَاتِهِ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَاْلأَرْضِ وَمَا بَثَّ ف۪يهِمَا مِنْ دَابَّةٍ وَهُوَ عَلٰى جَمْعِهِمْ إِذَا يَشَاءُ قَد۪يرٌ
"Gökleri, yeri ve bunların içine yayıp ürettiği canlıları yaratması da O'nun delillerindendir. O dilediği zaman bunları bir araya toplamaya da kadirdir." (Şûrâ sûresi, 42/29)
Öteden beri bu âyet-i kerime, dünyadan başka yerlerde de bizim gibi veya başka şekillerde canlıların olabileceğine delil gösterilir ki, doğru olduğu söylenebilir. Ayrıca "Bunları bir araya toplamaya kadirdir." ifadesinden de, buradakilerin oralara veya oradakilerin buralara gelmesi, gelebilmesi mümkündür şeklinde anlaşılmıştır.
Şöyle ki, "debîb" hareket etmek, "dâbbe" de hareket eden demektir. Böyle bir tabir cin, ruh ve melek için de kullanılabilse de, örf-ü şer'îde daha ziyade yeryüzündeki cismanî varlıklar için kullanılagelmiştir. Bu itibarla da denebilir ki Cenâb-ı Hak, yerde olduğu gibi göklerde de tıpkı insanlar ve diğer canlılar gibi varlıklar yaratmış olabilir ve dilediği zaman da onları bir araya getirmeye muktedirdir. Herkesi ve her şeyi öbür âlemde haşr ü cem edeceği gibi, O dilerse kâinatın diğer köşelerinde var oldukları farz edilen bütün canlıları bir araya getirebilir.
Bazı tefsirciler, göklerdeki "dâbbe"den murat, bütün türleriyle havada uçuşan kuşlardır demişler ise de, böyle bir yorum oldukça soğuk görünmektedir ve mucizevî bir yanı olduğu sezilmemektedir. Herhâlde İmam Mücahid'in de dediği gibi bunun, uzak ve yakın bir sistemde, yeryüzündekilere benzer türden canlılar olabileceğini kabul etmek daha uygun olacaktır.
Biz bu konuyu geleceğin imanlı araştırmacılarına havale ederek, kâinatın değişik köşelerinde dünyamıza benzer dünyaların olabileceği ve bu dünyalarda küre-i arzda olduğu gibi varlıkların, ihtimalden uzak tutulmaması gerektiğini vurgulayıp geçiyoruz.
اَللّٰهُ أعْلَمُ بِالصَّوَابِ
- tarihinde hazırlandı.