Tevbe, 9/72
وَعَدَ اللّٰهُ الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا اْلأَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً ف۪ي جَنَّاتِ عَدْنٍ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللّٰهِ أَكْبَرُ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ
"Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan Cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaad etti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur." (Tevbe sûresi, 9/72)
Adn Cenneti, bu âyet-i kerimede görüldüğü ve birtakım hadis-i şeriflerde anlatıldığı üzere[1], kısmen ruhanî, daha çok cismanî Cennet nimetlerini câmî bir yerdir. Evet, bazılarında cismanî arzular inkişaf eder ve bedenî istekler galebe çalar. İşte böyle kimselere mükâfat adına "Adn Cenneti" gibi her şeyi câmî bir yer, çok şey ifade eder. Bazılarında da ruhî melekât o kadar gelişir ki, onların nazarında yeme, içme, huri, gılman vs. pek fazla bir şey ifade etmez. Böyleleri hep ruhun tatmin olacağı mânevî ezvak peşinde koşarlar. İşte böyleleri için de Firdevs Cenneti hazırlanmıştır ki, âyetin devamında ifade edilen "Allah'ın rıdvanı daha büyüktür." bu hakikate işaret etse gerek.
Firdevs'in bu fâikiyetindendir ki Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), bir hadislerinde, "Cennet'i istediğinizde Firdevs'i isteyin, zira o Cennet menzillerinin en üstünüdür."[2] buyurur. Öncelikle, Firdevs Cenneti, Cennet'in mahrûtî yapısı içinde diğer bütün Cennetlerin müşâhede edilebileceği merkezî bir müşâhede noktasıdır. Sâniyen: Geçmiş ümmetlerde "iman-ı bi'l-gayb" çok inkişaf etmemiş, dolayısıyla onlar gaybe ve mânâya ait hususlarda çok derinleşmemişlerdir. Ümmet-i Muhammed ise iman-ı bi'l-gayb ve ona taalluk eden şeylerde, sair ümmetlere nispeten çok derinleştiğinden, cismanî zevklerinden daha ziyade, ruhanî hazlarla tatmin olabileceklerdir ki, Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), ümmet-i Muhammed'e, ruhanî zevklerle dolu olan Firdevs Cenneti'ni isteyin, buyurmuştur. Yani denilebilir ki, Adn Cenneti umumiyet itibarıyla ve bir ölçüde sair ümmetlerin mazhariyet ve nimet ufku, Firdevs ise ümmet-i Muhammed'in Cenneti'dir.
Vâkıa her Cennet'e girene Allah'ın hoşnutluğu söz konusudur ama, bütün Cennet nimetlerinin en büyüğü sayılan "rıdvân-ı ekber" hususî bir enginlik, her şeyden müstağni kılan öyle bir zenginliktir ki, o da, olsa olsa serkâr-ı hamdiyle meşbû Makam-ı Mahmud'un sahibi Hz. Muhammed'in ümmetine müyesser olur. Nâm-ı Celîli hamd ü senanın merkez-i nakşı O zâtın, Livâu'l-Hamd'le yürümesi, övülme ve övgüye mazhar olma makamına ulaşması, duyduğu ve duyurduğu her şeyin hamd ü senâ olması, Firdevslik ümmetinin, rıdvân-ı ekberle teşrif ve tekrim edilmesiyle tam uyum içindedir.
اَللّٰهُمَّ عَفْوَكَ وَعَافِيَتَكَ وَرِضَاكَ اللّٰهُمَّ إِلٰى مَا تُحِبُّ وَتَرْضٰى
[1] Bkz.: Taberî, Câmiu'l-beyan 10/179-182
[2] Buhârî, cihad 4; tevhid 22; Tirmizî, cennet 4
- tarihinde hazırlandı.