Kur'an-ı Kerim'de Güneş ve Ay
Evet, Kur'ân'ın dili budur. O, bazen açık açık, bazen işârî mânâlar ile bazen de insanda bilmediği âlemler hakkında ciddi bir merak hissi uyararak, onu hep bilinmedik yeni ufuklara yönlendirir ve düşündürür. Onda her şey vardır; ama teferruat var diyen mübalağa etmiş olur; işaret, hedef ve icmallerini görmezlikten gelenler de kör sayılır.
'Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar (döner). İşte bu, azîz ve alîm olan Allah'ın takdiridir.' (Yasin, 36/38)
Ayet-i kerimedeki 'Müstakar' kelimesi de, insanın aklına bu türden mânâlar fısıldamaktadır. Güneş dönerek, kendi için bir son noktaya doğru ilerlerken tabiatıyla küre-yi arzın hareketinde de değişiklikler olur. Evet Güneş, hedefine yol alırken onun etrafında dönen küre-yi arz da helezonik bir yolla devinir durur ve her sene sürekli değişen ve uzayan bir mesafeyi almaya uğraşır. Bu iç içe hareketten güneşin daima bir yolculuk halinde olduğu anlaşılsa da, onun bu yolculuğu katiyyen sonsuz değildir. Kuvve-yi kudsiye Güneş için nereyi son nokta olarak tayin etmişse, bu yolculuk orada son bulacak ve ihtimallerden biri, işte o zaman kıyamet kopacaktır...
Güneş Sistemi
Aslında Güneş manzumesi, Samanyolu içinde çok küçük bir yer teşkil etmektedir; zira o, Samanyolu içinde milyarlarca yıldızdan sadece biridir. Allah (cc) Samanyolu'nu öyle tanzim etmiştir ki, Güneş onun merkezinden ışık hızıyla tam 30 bin senelik bir uzaklıkta bulunmaktadır. Yani eğer o, ışık hızıyla sürekli yol alacak olsa, ancak 30 bin sene sonra Samanyolu'nun merkezine ulaşabilecektir.
Büyük-küçük bütün sistemler gibi Samanyolu da kendi etrafında dönerek hareket etmektedir. Dolayısıyla Güneş de, gezegenlerden, kuyruklu yıldızlardan ve diğer gök cisimlerinden oluşan bütün ailesiyle birlikte, galaksinin merkezi etrafında hem dönmekte, hem de ilerlemektedir. Güneş'in bu hareketinin hızı ise kendi etrafında dönmesinden daha dehşet vericidir: Saniyede 268 km. Ne var ki, Güneş'in yörüngesi çok büyük olduğundan bir turunu ancak yaklaşık 230 milyon senede tamamlayabilmektedir. Ama o da büyük-küçük cirimler gibi 'yüzme' sözüyle ifade edilirse, yerinde bir ifadeye uygun şekilde yüzerek bir sona doğru gitmektedir.
Hemen hemen bütün galaksiler belli bir kümeye aittirler. Samanyolu da içinde 20 galaksi bulunan küçük bir gruba dahildir. Her küme içindeki galaksiler, çekim kuvvetiyle birbirlerinin çevresinde dönerler. Ancak her kümenin içinde meydana gelen bu hareketten başka, kümeler de bir bütün olarak hareket ederler. Bu arada her küme, ötekilerden uzaklaşma hareketi içindedir. Evet, dünyadaki bir gözlemci, bütün kümelerin hızla Samanyolu'ndan uzaklaştığını, diğer galaksilerdeki bir gözlemci ise bütün kümelerin kendisinden uzaklaştığını söyleyebilir.
Her galaksi kümesi uzaklığıyla orantılı olarak hızlı hareket eder. Mesela, Dünya'dan 100 milyon ışık yılı uzaklıkta olan bir sehabiye, sâniyede aşağı-yukarı 2500 km. hızla, 500 milyon ışık yılı uzaklıkta olan bir galaksi ise saniyede 12000 km. hızla hareket eder. Güneş'in bu iç içe ve olabildiğine karışık gibi görünen, fakat bir nizam içinde cereyan eden bu hareketi, gidip karardîde olacağı bir yerde (müstekarr) son bulacaktır. Elbette ki, 4 milyar 600 milyon senedir enerji üreterek etrafına ısı ve ışık saçan Güneş'in yakıtı da sonsuz değildir. Bilim adamları, Güneş'in ancak 5 milyar sene daha şimdiki aktif haliyle devam edebileceğini söylüyorlar. Bu onların sözü; ama mülahaza dairesi de açık. İhtimal bu sürenin sonunda Güneş, iyice şişip, kızıl bir dev olarak dünyamızı yutacaktır. Bundan 1 milyar sene sonra da aniden çökerek sönmüş küçük bir beyaz top haline gelecektir. Tabii ki kader sebkat edip bir sebep önünü kesmezse...
Kuvve-i Kutsiye
Ayrıca Güneş, kendi galaksisi içinde tamamen merkezine bağlı olarak hareket etmektedir. Onun bütün hareketleri samanyoluyla, Samanyolu'nun hareketleri de bulunduğu galaksi grubuyla sınırlıdır. Ancak bütün bu sistem ve galaksilerin verâsında bir kuvve-yi kudsiye vardır ki, her şeye hareket kabiliyet ve imkanını veren O'dur. Bu kuvve-yi kudsiye, bütün sistem ve galaksiler üzerinde muttarıt tasarrufta bulunmakta ve varlığına, birliğine tekvînî bir kaside tanzim etmektedir. Bu kuvve-yi kudsiye, esmâ-yı ilâhiye ve sıfât-ı kudsiyeden gelmektedir ki, her şeyin verâsında bunlar vardır. İmam-ı Rabbânî'nin ifadesiyle de, 'Verâların verâların verâların verâsında Allah'ın her şeyi evirip çevirmesi söz konusudur.' 'li' harf-i cerri 'ilâ' manasına alındığında bu manalar bahis mevzuudur.
Burada hemen şunu ifade etmeliyim ki, eğer âyetler ilmi ve tekniği teşvik etmeseydi, arkadan teleskoplar icad edilerek gökyüzünü incelemeye almasalardı, bunların hiçbirini anlamak mümkün olmayacaktı. Biz, şimdilerde elimizdeki teknik bilgiler ile Kur'ân'ın Güneş manzumesi hakkında verdiği malumatı daha iyi anlamaktayız. Bu hususta daha ileriye götürücü teknik imkanlar ve vasıtalar hazırlanabildiği ölçüde, âyetlerin işaret ettiği yeni ufukları görmek de mümkün olacaktır. Kim bilir Kur'ân, ilim ve tekniğe yol ve hedef göstererek daha nice hakikatlere işaret etmektedir ki, hakikat aşığı, ilim aşığı araştırmacıları beklemektedir. Kur'an bunları, kendine mahsus üslubuyla hedef gösterme, bazı icmâlî hatırlatmalarda bulunma, diğer erkân-ı imaniyenin yanında kendisine de iman etmeyi vurgulama gayesi çerçevesinde muhataplarına sunar.
Evet, Kur'ân'ın dili budur. O, bazen açık açık, bazen işârî mânâlar ile bazen de insanda bilmediği âlemler hakkında ciddi bir merak hissi uyararak, onu hep bilinmedik yeni ufuklara yönlendirir ve düşündürür. Onda her şey vardır; ama 'teferruat var' diyen mübalağa etmiş olur; işaret, hedef ve icmallerini görmezlikten gelenler de kör sayılır.
Ay'ın Menzilleri
Aynı ayetin devamında Ay'a da işaret edilerek onun da hareket edip yol aldığı şu ifadelerle vurgulanmaktadır: 'Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner.' (Yasin, 36/39)
Evet Ay da kendisi için takdir edilen menziller içinde yol alır. O, kendi ekseninde hareket ettiği aynı anda Dünya'nın etrafındaki yörüngesi üzerinde dolanır. Bu iki dönüş süresi 27 1/3 gündür. Yani iki hareketin de müddeti aynıdır. Ancak o, dünya çevresindeki yörüngesinde dönerken, Güneş'ten alarak Dünya'ya yansıttığı ışıkların miktarı her zaman değişir. Bundan dolayı bazen kurumuş hurma yaprağı şekline ya da ayetteki ifadesiyle 'urcûn' haline, yani hurma salkımının eğri olan dip kısmının halini alır. Herkes burada Kur'ân'ın hilale işaret ettiğini rahatlıkla anlar. Yani Ay, menzil menzil gezerken her menzilde farklı bir manzara arz eder ve hiç ışık yansımayan safhanın ardından Ay'ın hilal safhası başlar. Daha sonra ise, hilal giderek büyür ve Ay yüzeyinin yarısını kaplar. Bu safhada o, yarım Ay halinde gözükür. Bunu takip eden dolunay safhasında Ay'ın Dünya'dan görülebilen yüzü bütünüyle parlamaya başlar. Sonra da parlak kısım yeniden küçülmeye yüz tutar ve bir an gelir ki, tekrar kuru bir dal gibi incelerek hilal şeklini alır.
Ay da aynı Güneş sistemi içinde, çekim kuvvetiyle dünyanın etrafında dolanırken Dünya'nın ve dolayısıyla Güneş'in yaptığı hareketleri yapar. Üstteki ayet, Ay'ın değişik yörüngelerde seyahat ettiğini vurguladığı gibi, Şems suresinin ilk ayetleri de 'Andolsun Güneş'e ve onun ziyası arkasında onu izlediği zaman Ay'a' diyerek, Dünya ile beraber Ay'ın da, Güneş'in hareket zemini için onun etrafında döndüğünü apaçık bir üslupla ifade etmektedir. 'Telâ' bir nesnenin tâli derecede başka bir şeye tabii olduğu manasına gelir ki, burada kamerin kademeli olarak Güneş'e bağlı döndüğünü ifade bakımından fevkalade bir seçim söz konusudur.
Ay'ın Dünya etrafında döndüğü öteden beri bilinen bir gerçektir. Kamerin kendi mihveri çerçevesinde dönüşüne gelince, bu onun dünya çevresindeki dönüş süresine tetabuk eder.. ve yaklaşık takvimcilik seyahatını 29,5 günde tamamlar. Böyle Dünya merkezli bir seyahatte Ay'ın kendi yörüngesinde dönüş hızı saatte 3683 km. kabul edilmektedir.
Kur'an-ı Kerim, tafsilata girmeden, vakayı vaz'ediliş gayesine bağlayarak, temel disiplinler açısından Ay'ın, Dünya çevresinde dönerek, bir aylık süre içinde uğradığı menziller itibariyle Dünya ile yaptığı açı farklılıklarından ötürü meydana gelen görüntü değişikliklerine temas eder ve seyahati açısından bize göre, belli burçlarlarla mukabele, örtüşme veya tekatüüne 'menzil' der. Ay, uğrak yerleri sayılan menziller (menazil)e uğradığında Güneş'ten aldığı ışık sahası değiştiğinden biz de değişik görüntüler alırız. Ay'ın, bütün bir ay boyunca, değişik menzillerden değişik görüntüler vermesi, ayları, seneleri hesaplama imkanını verme ve bunları sürekli tekrarlama, ibadet vakitlerinin belirlenmesi bakımından çok önemlidir. 'Sana hilalleri soruyorlar, de ki, onlar insanlar için bir takvim ve haccın vakit ölçüleridir' (Bakara, 2/189) mealindeki ayet, hem Ay'ın değişik hareketlerini hem de bu hareketlerle bize anlatılmak istenen temel espriyi anlatması bakımından fevkalade manidardır.
Hasılı, Güneş'in dairevî hareketi üzerinde durduğumuzda ifade ettiğimiz gibi, Ay, Güneş ve yıldızlar hepsi ayrı ayrı feleklerde yüzüp durmakta, Aziz ve Alim olan Allah'ın (cc) takdirini ilan etmektedirler.
- tarihinde hazırlandı.