Beşinci Abant Platformu (12-14 Temmuz 2002)

Beşinci Abant Platformu 12-14 Temmuz 2002 tarihinde gerçekleştirildi. Abant'ta yapılan bu beşinci toplantıda 'Siyasi, Ekonomik ve Kültürel Boyutlarıyla Küreselleşme' konusu tartışıldı. Bir çok ilim adamının katıldığı toplantıdan çıkan sonuçlar bir bildirge halinde kamuoyuna açıklandı.

V. Abant Platformu'nun katılımcıları şunlardı: Doç. Dr. Adnan Aslan, Alev Alatlı, Ali Bulaç, Ali Coşkun, Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, Prof. Dr. Bekir Karlığa, Prof. Dr. Burhan Kuzu, Prof. Dr. Coşkun Can Aktan, Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu, Prof. Dr. Elisabeth Özdalga, Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. Eser Karakaş, Prof. Dr. Faruk Şen, Faruk Demir, Prof. Dr. Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Hüseyin Gülerce, Dr. Hüseyin Tuğcu, Doç. Dr. İhsan Dağı, Prof. Dr. Kemal Karpat, Prof. Dr. Kenan Gürsoy, Dr. Keziban Acar, Levent Korkut, Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, Prof. Dr. Mehmet Altan, Mehmet Bekaroğlu, Mehmet Bozdemir, Prof. Dr. Mehmet Emin Köktaş, Doç. Dr. Mensur Akgün, Prof. Dr. Mete Tuncay, Prof. Dr. Mithat Melen, Muharrem Naci Orhan, Murat Şengül, Mustafa Armağan, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Mustafa Paçalı, Prof. Dr. Naci Bostancı, Nevval Sevindi, Doç. Dr. Ömer Çaha, Reha Çamuroğlu, Rıza Akçalı, Prof. Dr. Suat Yıldırım, Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay, Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Dr. Tahsin Görgün, Prof. Dr. Ümit Meriç, Dr.Yasin Aktay, Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç, Yusuf Altıntaş, Dr. Yusuf Kaplan, Prof. Dr. Mehmet S. Aydın, Cemal Uşşak 

V. Abant Platformu Sonuç Bildirisi

1. Küreselleşme temelde ekonomik bir süreç olup, öncelikle sermaye, mal ve emek dolaşımı ile hizmetlerin küresel çaptaki hareketlerini öngörür. Teknoloji, iletişim ve ulaşımdaki hızlı değişmeler bu süreci dünya ölçeğinde yaygınlaştıran başlıca faktörlerdir. Bu süreç belirsizlikler, riskler ve külfetler getirdiği gibi, çeşitli avantajlar ve imkanlar da sunar. Küreselleşme, ortaya çıkardığı 'yeni beşeri durum' dolayısıyla insanların barış, diyalog ve uzlaşma ortamı içinde demokrasi, insan hakları ve özgürlükler gibi ortak değerler etrafında bir araya gelmesi için önemli bir zemin oluşturabilir.

2. Tek boyutlu ve tek merkezli bir süreç olmaması gereken küreselleşme dinler, inançlar, kültürler, milletler kadar, dünya ölçeğindeki sivil oluşumların aktif katılımına da daha fazla açık olmalıdır. Bunun için başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslar arası kurumların demokratik bir şekilde yeniden yapılandırılmasına, mevcut duruma uygun yeni kurumların oluşturulmasına, bu kurumların kuruluş amaçlarını ve hukukun üstünlüğünü gözeterek davranmalarına ihtiyaç vardır.

3. Küreselleşme süreci, bir yandan sekülerleşmeyi içerirken, diğer yandan da dinlerin kendilerini ifade etmelerine yeni imkanlar sunmaktadır. Bu arada İslamiyet'in ve İslam dünyasının bazı çevrelerce küresel sürecin dışına itilmek istenmesini veya ötekileştirilmesini hem bir haksızlık hem de küresel barışı tehdit eden bir tutum olarak görüyoruz.

4. Küreselleşme, devletin geleneksel işlevinde bazı değişiklikler meydana getirmektedir. Ancak, ulus devletler bu süreçte temel aktörler olarak varlıklarını yeni şartlar çerçevesinde sürdüreceklerdir. Kimi küresel aktörlerin ulus-devletler üzerindeki vesayetçi politikalarının geniş yığınları yoksullaştırıcı etkilerine karşı da dikkatli olunmalıdır.

5. Küreselleşme sürecinde toplumların ekonomik, kültürel ve politik yapılarının dönüşüm yeteneği, ülkeler arasındaki büyük farklılıkların kaynağı olabilmektedir. Ayrıca, bu süreçte gelişmiş piyasalar az gelişmiş piyasaları zarara uğratabilmekte, bu da hayat seviyelerinde eşitsizliği derinleştirici bir etki yaratmaktadır. Bu bağlamda, gelir paylaşımından olumsuz yönde etkilenerek yoksullaşan kesimlerin korunması ve güçlendirilmesi için gerekli yapısal tedbirler alınmalıdır.

6. Küresel sürecin önümüze çıkardığı önemli sorunlardan biri de dünyanın yoksul ve baskıcı ülkelerinden, zengin ve demokratik ülkelerine giderek artan göçler ve ilticalardır. Türkiye bir geçiş ülkesi olarak bundan en fazla etkilenen ülkelerden biridir. Bu duruma yol açan sebepler, yoksulluk, baskı ve çatışmalardır. Sorunların yerinde çözümü için göç veren ülkelerde ekonomik, siyasi ve sosyal iyileştirme programlarının uygulanması; bunun için de gelişmiş ülkelerden sorunlu ülkelere kaynak aktarılması, siyasi özgürlüklerin ve demokratikleşmenin desteklenmesi gerekmektedir.

7. Toplumların tarihi ve kültürel dinamiklerine bağlı olarak gelişen, evrensel değerlerle bütünleşen, insanlar arasında sorumluluk ve dayanışmayı sağlayan, kimlik farklılıkları ile başkalarının yaşama hakkını ve haysiyetini gözeten küresel bir ahlak anlayışının yaygınlaşmasına ihtiyaç vardır.

8. Küreselleşme sürecinde yeni bir içerik kazanan terörizm bir insanlık suçudur. Zayıfların direniş, güçlülerin ise bir baskı aracı olarak kullandığı terörizme karşı çıkmak insani ve ahlaki bir görevdir. Bu nedenle uluslar arası camianın, terörün yanı sıra, onun doğup gelişmesini hazırlayan şartları da ortadan kaldırma konusunda gerekli duyarlılığı göstermesi zorunludur.

9. İnsanın huzurunu ve doğayla uyumunu sağlayacak kalitede bir çevrede hayatını sürdürmesi temel haklarından biridir. Mevcut ve gelecek kuşakların çevresini korumak küreselleşmenin temel hedefleri arasında yer almalıdır. Küreselleşme insanları aşırı tüketime yönlendirerek esasen kıt olan doğal kaynakların yok olmasına neden olmamalıdır.

10. Tarihi-kültürel değerleri, toplumsal dinamikleri ve coğrafyası dikkate alındığında, Türkiye'nin yersiz korku ve kaygılarından kaynaklanan içe kapanma eğilimlerini bir kenara bırakarak, küreselleşmeye kendinden emin olarak ve cesaretle yönelmesi ve olumlu katkılarda bulunması mümkündür. Bu ise her şeyden önce, sivil ve siyasi özgürlüklerin güçlendirildiği bir zeminden hareketle gerçekleştirilebilir. Tarihi tecrübemiz ve mevcut potansiyelimiz, yeni küresel güçlerin araçlarını, amaçlarını ve boyutlarını algılamada ve onlarla rekabet etmede yararlanılacak önemli bir kaynaktır.

11. Her dil ait olduğu kültürün temelini oluşturur. Bu nedenle küreselleşme sürecinde, yabancı dil öğretimine önem vermekle birlikte, resmi dilimiz olan Türkçe'ye özel bir hassasiyet gösterilmeli, küresel ve bölgesel boyutta kullanımı yönünde gerekli tedbirler alınmalıdır.

12. Türkiye'de ekonomik kurum ve kuralların sağlıklı işletilmemesinden kaynaklanan yapısal sorunlar ile, fiyatların genellikle piyasa yerine bürokrasi tarafından belirlenmesi, ekonominin küresel sürece entegrasyonunu geciktirmektedir. Türkiye ekonomisi verimsizliklerin finansmanına dayanmaktadır. Bunun sonuçları ise kronik enflasyon, giderek pahalılaşan kamu borçlanması ve israf olmaktadır.

13. Türkiye ekonomisi, ağır iç ve dış borç kıskacının etkisiyle, dünya ortalamasının çok üzerinde reel faiz ödemesi zorunluluğuna bağlı olarak borçların çevrilememesi tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Devam etmekte olan siyasi belirsizlik bu durumu daha da olumsuz yönde etkilemektedir. Yatırımların ve üretimin yetersizliği, işsizlik oranının ve enflasyonun yüksekliği sonucunda sürdürülebilir ve düzenli bir büyümenin gerçekleşememesi Türkiye'yi küreselleşme sürecinden uzaklaştırmakta ve doğrudan yabancı sermaye girişini azaltmaktadır.

14. Türkiye'nin küreselleşme sürecindeki en önemli ihtiyacı yetişmiş insan gücüdür. Bu bakımdan insanımızın, eğitim ve kültür düzeyini yükselterek girişimci ve özgüvenli bireyler olarak rekabetçi ekonomiye hazırlanması gerekmektedir.

15. Türkiye'nin küreselleşme sürecine katılmasının önemli aşamalarından birisi Avrupa Birliği'dir. Esasen bu, Türkiye'nin genel yönelimine uygun bir hedeftir. Bu süreçte, Türkiye'nin varlık ve çıkarlarını gözeten bir anlayışla üyelik için gerekli hazırlıkların yapılması uygundur.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.