Üçüncü Abant Platformu (21-23 Temmuz 2000)
21-23 Temmuz 2000 tarihinde gerçekleşen 3. Abant Platformuna, 46 bilim, düşünce ve siyaset adamı katıldı. Ana başlığın 'Demokratik Hukuk Devleti' olarak seçilmesi, Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu sürecin taleplerine denk düşmesi geçtiğimiz yıl Abant toplantılarına olan ilgiyi artırdı.
Basında 'Abant Toplantıları, kendisine destek veren kuruluşun ve cemaatin hudutlarını aşarak topluma mal oldu ve kurumsallaştı' şeklinde değerlendirmeler yapıldı.
Toplantı ATV, CNN-Türk, STV ve Kanal 7 tarafından, toplantı süresince canlı yayınlarla, kamuoyuna duyuruldu.
III. ABANT PLATFORMU'nun katılımcıları şunlardı: Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Prof. Dr. Mehmet Altan, Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. M. Akif Aydın, Prof. Dr. Burhan Kuzu, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Doç. Dr. Abdullah Gül, Doç. Dr. Süleyman Akdemir, Doç. Dr. Davut Dursun, Dr. M. Ali Kılıçbay, Dr. Cüneyt Ülsever, Soli Özel, Bülent Arınç, Ali Coşkun, Cemil Çiçek, Gündüz Aktan, Recep Yazıcıoğlu, Levent Korkut, Melih Yürüşen, Mehmet Bozdemir, Safa Mürsel, Nuri Gürgür, Prof. Dr. Mete Tunçay, Prof. Dr. Mehmet S. Aydın, Prof. Dr. A. Yüksel Özemre, Prof. Dr. Niyazi Öktem, Prof. Dr. İlhami Güler, Prof. Dr. Salih Akdemir, Prof. Dr. Bekir Karlığa, Doç. Dr. Mehmet Paçacı, Doç. Dr. Ömer Özsoy, Doç. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Doç. Dr. Emin Köktaş, Doç. Dr. Ömer Çaha, Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu, Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Dr. Tahsin Görgün, Avni Özgürel, Yahya Akengin, Mustafa Armağan, Hüseyin Gülerce, Ali Bulaç, Mustafa İslamoğlu, Nevzat Kösoğlu
III. Abant Platformu Sonuç Bildirisi
1. Demokratik hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkesiyle ve temel hak ve özgürlükler çerçevesinde toplumun idaresini esas kabul eder ve meşruiyetini bu evrensel değerden alır.
2. Demokratik hukuk devleti, şiddet içermeyen bütün inanç ve düşünce sistemleri ve bunlara dayanan hayat tarzları karşısında eşit mesafede durur.
3. Demokratik hukuk devleti, doğal bir olgu olan toplumsal çeşitliliğin, bütün unsurlarının temel hak ve özgürlüklerini eşit ve aynı biçimde güvence altına alan bir toplumsal sözleşme anlayışına dayanır.
4. İslam demokratik hukuk devleti'nin önünde bir engel değildir.
5. Ülkemizin bugün karşı karşıya bulunduğu, siyasi, idari, toplumsal ve kültürel sorunların hepsinin çözümünde, demokratik hukuk devletinin tam anlamıyla tesis edilmesi, temel amaç olmalıdır. Bu açıdan, bazı ciddi kusurları ve noksanları bulunmakla beraber, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde bugüne kadar sağladığı kazanımlar da göz ardı edilmemelidir. Nitekim, keyfi iktidarın anayasa ile sınırlandırılmasına yönelmiş, Osmanlı meşrutiyetlerinden sonra kurulan Cumhuriyetimiz de giderek daha demokratikleşmektedir.
6. Türkiye'de Demokratik Hukuk Devleti'nin tesisi, farklı dünya görüşlerine veya kültürel özelliklere sahip toplumun değişik kesimlerini, barışçı bir biçimde bir arada yaşayabilmelerinin ve ortak bir yurttaşlık bilinci geliştirebilmelerinin ön şartını oluşturmaktadır. Bu çerçevede, hiçbir birey veya grubun siyasetten veya kamu hayatından dışlanmaması gerekir.
7. Bu yönde atılacak adımlar, Türkiye'nin insan hakları ve demokratikleşme ile ilgili, uluslar arası taahhütlerine sadık kalması bakımından önemli olmakla beraber, özünde Türkiye toplumun kendi varlık, dirlik ve düzenlik meselesidir.
8. Ülkemizin yeni ve sivil bir anayasaya acilen ihtiyacı vardır. Bu çerçevede, yurttaşların kendi anayasalarını yapmaları yönündeki düşünceyi ve sivil girişimleri destekliyoruz. Sivil-demokratik anayasa girişiminin, başta siyasal partiler, seçim ve ceza mevzuatımız olmak üzere, temel yasaların düzeltilmesiyle tamamlanması gerekir.
9. Sivil ve siyasal özgürlüklerin güvence altında olması demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez şartıdır. Bu bağlamda, şiddet kullanmaya açıkça teşvik biçiminde olmamak kaydıyla, her türlü düşüncenin özgürce ifade edilebilmesi ve örgütlenebilmesi esas olmalıdır.
10. 'Hikmet-i hükümet' anlayışından hareketle devletin hiç bir kurumunun, hiçbir icraatında, hukukun üstünlüğü ilkesi göz ardı edilemez. Demokrasilerde devletin, hukukun dışında ve üstünde meşru bir varlığı yoktur.
11. Demokratik hukuk devleti, çoğunluk iradesinin mutlak egemenliği düşüncesiyle de bağdaşmaz. Demokratik çoğunlukların bile, temel özgürlükleri ve hukuk devleti güvencelerini ortadan kaldırma hakkı yoktur.
12. Demokrasiyi korumak ve geliştirmek, resmi kurumsal yapıların değişmezliğini sağlamakla değil, demokratik yöntem ve kurumları desteklemek ve yeniden yapılandırmakla olur. Kamusal alandaki sorunlarımızın üstesinden gelmenin yolu, demokrasiyi ertelemek değil, demokratik siyaset alanını daha da genişletmektir.
13. Demokratik hukuk devletinde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesinden hiçbir biçimde vazgeçilemez. Hukuk uygulayıcılarının siyasal ve ideolojik mülahazalarla hareket etmemeleri esas olmalıdır.
14. Ülkenin iktisadi varlıklarının büyük bir kısmının devletin elinde olması, iktidarların iktisadi hayata keyfi müdahalelerde bulunmasına imkan sağlamakta, bu temel özgürlükler için tehdit olabildiği gibi, siyasi yozlaşmanın da nedenlerinden birini teşkil etmektedir. Yurttaşlar arasında vergi ödeme ahlakının, kamu otoriteleri açısından da harcamalarda saydamlık ve hesap verme anlayışının yerleşmesi, demokrasimizin sağlığı bakımından son derece önemlidir. Bu bağlamda devletin sosyal adalet uyarınca, gelir dağılımındaki bozuklukları ortadan kaldırması, erişilmesi gereken önemli bir hedeftir.
15. Mevcut merkeziyetçi hantal, bürokratik yönetim yerine, yerel topululukları, il, ilçe, belde ve köy düzeyinde sisteme ortak eden, katılımcı yönetimi, üniter devlet anlayışı içinde yapılandıracak bir idari reform gerekmektedir.
16. Demokratik sistemin önemli bir unsuru olan medyanın kendi gücünü, demokratik işlevi ile ilgili olmayan iktisadi ve ticari çıkarla alet etmesi,basın ahlakına ve tarafsızlık ilkesine yayın yapması, demokrasiyi zedeleyen etkenlerden biridir. Medya sahipliğinde, tekelleşme 'devlet'le karanlık ilişkilere girme ve yargı sürecini etkileme eğilimleri, demokratik hukuk devleti anlayışı ile asla bağdaşmaz.
17. Demokratik hukuk devletinde siyasal kararlar alma yetkisi, halkın demokratik usullerle seçilmiş temsilcilerine aittir. Sivil ve askeri bürokrasi, sadece demokratik yöntemlerle belirlenen politikaların uygulanması ile görevlidir.
- tarihinde hazırlandı.