Hikmet Çetinkaya'nın "Tarikat Çemberi" Başlıklı Yazısındaki İddialara Açıklama
Hikmet Çetinkaya 8 Nisan 1997 tarihindeki yazısında bir kez daha, basın meslek ilkelerine de aykırı olarak, Muhterem Fethullah Gülen hakkında haksız ve yersiz şüpheler doğurmaya tevessül etmiştir. Nitekim söz konusu yazıda, bazı mektuplardan bahisle, müvekkilimize karşı bazı gerçek dışı ithamlarda bulunmaktadır.
Halbuki, bütün basın mensuplarının da gayet iyi bildiği-veya bilmesi gerektiği üzere, bir yayın organına ulaşan her tür iddia, mektup vs.'nin doğruluk derecesi objektif bir biçimde araştırılmalı ve ithamlara muhatap olan kişilerin bu konudaki bilgi ve görüşlerine başvurulmalı, bunlara yer verilmelidir. Ancak Hikmet Çetinkaya'nın müvekkilimizle ilgili yazılarında, Basın Ahlak Yasası'nın bu en temel ilkesi göz ardı edilmekte ve mahkeme kararlarıyla yayınlamak zorunda kalınan çok sayıda tekzibe rağmen hakaretimiz boyutlara varan gerek dışı suçlamalar tekrar edilmektedir. Basın hürriyetinin kötüye kullanılışının timsali haline gelen bu haksız iddialarla kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesi ve böylece toplum zihninde çarpıtmalar teşkil ederek milletimizin hayrına olan ilmi ve fikri gelişmeleri karalama çabalarına karşı, bazı hakikatleri bir kez daha hatırlatma mecburiyeti doğmuştur.
Her şeyden önce vurgulamamız gerekir ki, 'Fethullahçı' yakıştırmasını, bizzat müvekkilimiz açıkça ve defaatle şiddetle reddetmiştir. Müvekkilimiz bu ve benzeri herhangi bir isim ya da nam altında, hukuka ve kanunlara aykırı hiçbir oluşum veya faaliyetin içinde olmadığı gibi, herhangi bir ticari kuruluşun ya da işin sahibi, ortağı değildir. Müvekkilimiz kendini, sadece İslâm'ın birlik, kardeşlik ve sevgi mesajının insanlara iletilmesine vakfetmiş bir ilim ve fikir adamıdır. Böyle ilmi bir gayret sahibinin ise, kişileri bir fikre, ibadete ya da belli bir davranışa zorlamaya sebebiyet vermesi düşünülemeyeceği gibi, Milli Kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk'e, devlet adamlarımıza veya herhangi bir şahsa yönelik en küçük bir tahkir edici söz ya da fiili onaylaması da mümkün değildir. Bu gibi davranışların her şeyden önce, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin inançlarıyla ve de oluşumuna destek verdiği hoşgörü hareketiyle bağdaşmayacağı, apaçık bir gerçektir.
Diğer yandan, Türkiye'nin insan haklarına dayalı bir hukuk devleti olması fikrine arka çıktığını her vesileyle açıklayan müvekkilimizin ismini, söz konusu yazıda olduğu gibi, 'Cunta, İhtilal' gibi sözcüklerle irtibatlandırma gayreti ise; ancak milletimizin Muhterem Fethullah Gülen gibi şahsiyetlere karşı beslediği saygı ve güveni sarsmaya matuf beyhude bir çaba ve aynı zamanda hukuk ve demokrasi dışı müdahale heveslilerine cesaret vermek olarak izah edilebilir. Bütün kamuoyunu bu tür çarpıtma ve kafaları bulandırma operasyonlarına karşı uyanık olmaya davet ediyor ve saygılar sunuyoruz.
Fethullah Gülen Vekilleri
- tarihinde hazırlandı.