Pendik'te Verdiği Vaazda Hizbullah Terörünü Desteklediği İddiasına Açıklama
15.02.2000 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde, Fethullah Gülen hakkında bütünüyle iftira ve karalama niteliğinde bazı yayınlara yer verilmiştir. Söz konusu yazıların birinde Gülen'in 1992 yılında Pendik Camii'nde ramazan ayında verdiği ve 40-50 bin kişinin dinleyici olarak katıldığı vaazında (hizbullah) olarak adlandırılan terör örgütü ile onun vahşi eylemlerini övdüğü gibi tahkir edici bir isnatta bulunulmaktadır. Yine aynı tarihli gazetedeki diğer bir yazıda ise Kartaldaki 21. Yüzyıl Koleji'nin Fethullah Gülen'e ait bir turizm şirketine satıldığı ve bundan sonra işbaşına gelen yeni yöneticilerin öğrencilere zorla namaz kıldırdıkları gibi bütünüyle gerçek dışı bir iddia ortaya atılmıştır.
Öncelikle belirtmeliyiz ki, Fethullah Gülen'in sahip olduğu herhangi bir şirket veya kuruluş olmadığı gibi yazıda adı geçen okulun eski veya yeni sahipleri ile kendisinin uzak yakın bir münasebeti bulunmamaktadır. Bu nedenle yazıdaki bu yöndeki iddia tamamıyla uydurma bir yakıştırmadır. Ayrıca, her zaman hoşgörü ve sevgiyi temel şiar etmiş olan Fethullah Gülen'in her hangi bir eğitim müessesesinde veya başka bir yerde kişilere şu veya bu inanç yönünde bir zorlamaya maruz bırakılmalarını asla tasvip edemeyeceği apaçık bir gerçektir. Nitekim, kendisinin ilmi ve fikri eserleri incelendiğinde Fethullah Gülen'in düşüncelerinin her türlü zorbalığa, cebir ve şiddete karşı olduğu kolaylıkla tespit edilebilir. Ancak bu gerçeklere rağmen Cumhuriyet Gazetesi'ndeki böyle asılsız iddiaların ortaya atılmasının nedeni onun hoşgörü ve ulusal uzlaşma yolundaki ilmi ve fikri faaliyetinin sağduyulu kamuoyunda büyük bir kabul görmesinin önüne geçmektir.
Diğer yandan, Fethullah Gülen'in 1992 yılında binlerce kişinin huzurunda verdiği bir vaazda kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de birçok defa geçen hizbullah ve cihad kavramlarını islamın sevgi ve hoşgörü ile Allah'ın birliği düşünceleri çerçevelerinde yorumlamasını bugünkü vahşi bir terör örgütü ve onun canilerini övdüğü biçiminde yorumlamak, hiçbir insaf ölçüsüne sığmayan ağır bir iftiradır. Ayrıca, belirtmek gerekir ki, Diyanet İşleri Başkanımız kamuoyuna yaptığı açıklamada Kurani bir terim olan hizbullah sözcüğünün bu cinayet şebekesiyle yanyana kullanılmasının yanlışlığına işaret etmiş ve islamı anlatan vaazlarda hizbullah kelimesinin kullanılmasını son derece tabi olduğunu söylemiştir. İşte Fethullah Gülen de söz konusu vaazında hizbullah kelimesini bir Kur'ani terim olarak yorumlamış ve aynı konu hususunda bu terimi Yunus Emre'nin fikirleriyle izah etmiştir. Bu durumda Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan ve hiçbir izan ve vicdan sahibi kişinin kabul edemeyeceği bu ağır karalamanın ne kadar art niyetli ve meşum amaçlarla yapıldığını göstermektedir. Yine aynı vaazda Fethullah Gülen cihadın anlamını açıklarken bu kelimenin zaman içerisinde farklı anlamlar taşıdığına işaret etmiştir. Ancak, söz konusu yazıda vaazın sadece bir bölümü alınarak Fethullah Gülen'in cihad hakkındaki düşünceleri çarpıtılarak kamuoyuna duyurulmuştur. Nitekim Gülen'in, cihad konusunda yıllardan beri yazılı ve sözlü eserlerinde ortaya koyduğu düşünceler incelendiğinde gazetedeki haberin ne büyük bir çarpıtma olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Fethullah Gülen bu eserlerinde, İslam'daki esas büyük cihadın nefisle, kötü duygu, düşünce ve gayrı meşru arzularla mücadele anlamına geldiğini; küçük cihadın ise haksız saldırılara karşı insanın ve toplumun meşru müdafaa şeklindeki savunma olduğunu söylemektedir.
Bütün bu düşünceler ile onun hoşgörü, ulusal uzlaşma ve diyalog yönündeki çabaları milletimiz ve devletimizin başta hizbulvahşet terörü olmak üzere her türlü teröre karşı verdiği meşru mücadelenin en büyük manevi desteğidir. Bilindiği üzere terörle mücadelede sadece hukuku ve güvenlik tedbirleri yeterli olmayıp, teröre karşı bütün toplumun ortak değerlerde birleşerek tepki göstermesi de bir zorunluluktur. İşte Fethullah Gülen'in fikirleri de toplumumuzun teröre karşı dirençli ve uyanık olmasını sağlayıcı manevi bir moral kaynağıdır. Bu durum toplumun geniş kesimlerince kabul edilmesine karşılık Cumhuriyet Gazetesi'ndeki bu yazılarda olduğu gibi bazı çevreler her fırsatta toplumumuzda dine karşı yüksek hassasiyeti olan milletimizi ve onun manevi dinamiklerini karalamak istemektedirler. Nitekim, Sayın Başbakan ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli de; 'bir terör örgütünün bahane edilerek dindar insanlarımızın rencide edilmesinin terör örgütlerinin işine yarayacağını' söylemişlerdir. Devlet adamlarımızın ve toplumumuzun teröre karşı bu bilinçli tutumuna karşılık bazı çevrelerin iftira ve yalanlarla terörün panzehiri olan hoşgörü ve ulusal uzlaşma düşüncesine yönelik saldırılarının milletimiz ve hukuki merciler nezdinde gerekli cevabı alacağı kuşkusuzdur. Saygılarımızla.
Fethullah Gülen Vekilleri
- tarihinde hazırlandı.