İlle de Diyalog

Peygamberimiz'e hakaret eden karikatürlerin yayımlamasıyla başlayan kriz şimdi de diyalog tartışmalarına kilitlendi: İslam fobisi ve karikatür tartışmaları yüzünden diyalog yara mı alıyor? Kültürler ve dinler arası diyalog faaliyetlerini Türkiye ve dünyada takip eden, öncülüğünü yapan isimler, Batı dünyasındaki İslam fobisi ile yeryüzündeki her türlü çatışmanın ilacının diyalogda olduğunu söylüyor. İslam dünyasından yükselen protestoların din ve demokrasi sınırlarını zorlamaması gerektiği uyarısı yapan aydınlara göre, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Vatikan, İslâm Kalkınma Örgütü başta olmak üzere duyarlı çevrelerin verdiği mesajlar diyaloğun önemini bir adım daha öne çıkarıyor.

Karikatürler İslâm Dünyasını Sondaj Amaçlı

Türkiye'de başlayan diyalog faaliyetlerini dünya ölçeğine taşıyan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın başkanı Harun Tokak, medeniyetler diyaloğunun konuşulduğu, sevgi ve barışın arandığı dönemde karikatür krizinin ortaya çıkmasını bir talihsizlik olarak değerlendiriyor. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin dinî liderlerle bundan on yıl önce başlattığı diyalog faaliyetlerine atıf yapan Tokak, "Her şey o adımlarla başladı. Önce dinî liderlerle bir araya gelindi, sonra ramazan sofraları ve konferanslar. Batı maalesef bugüne kadar İslâm'ın merhametli ve gülen yüzünü keşfetmiş değil. Ramazanda soframızda yer açtık. Şimdi Fener Rum Patriği Bartholomeos başta olmak üzere dinî liderler Müslümanlara iftar veriyor. Yedi sekiz yıldır gelenek hâline geldi adeta. Türkiye'de yaşayan din mensupları İslâm'ın bu yüzünü net şekilde görüp paylaştı. Bunlar diyaloğun meyveleri." diyor.

Vakfın diyalog çalışmalarını, "Sinelerinde şefkat dolu insanlarla Anadolu'nun, İslâm'ın güzelliklerini dünyaya anlatmaya çalışıyoruz." cümleleriyle özetleyen Tokak, karikatürlere nasıl tepki verileceği hususunda da net şeyler söylüyor: "Karikatür meselesinin planlı olduğu ortada. İslâm dünyasından da haklı olarak tepkiler yükseliyor. Peygamberimiz'e yapılan bu hakareti sessizce karşılayamayız, sinemize çekemeyiz. Ama tepkilere şiddet eylemleri karışırsa tuzağa düşmüş oluruz. Hem Batı'da hem başka ülkelerde İslâm dünyasına, Ortadoğu'ya bakış iyi ve sıcak değil, daha da sertleşiyor. 'Bir kıvılcım yakıldığında bakın nasıl yangına dönüşüyor' diyorlar. Çatışma isteyenlerin, bunlar tepkilerini terörle, şiddetle ortaya koyar tezleri pekiştirilmiş oluyor. Hâlbuki tepkiler, sakin ve şiddete varmadan olmalı."

Medeniyetler ve dinler arası diyaloğa yönelik eleştirilerin radikalizm ağında kalanlardan kaynaklandığına inanan Tokak'a göre, diyalog yapmak demek, asırlardır biriken kin ve nefret dalgalarından bir anda kurtulmak anlamına gelmiyor: "Şimdi sivil toplum kuruluşlarıyla başlayan diyalog faaliyetleri sanata, medyaya ve siyasete yansıdığında; halkların gündemine girdiğinde asıl meyvesini verecek. Daha işin başındayız."

Karikatürleri İslâm dünyasını esnetme, test ve sondaj amaçlı olarak anladığını dile getiren Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bekir Karlığa, İslâm dünyasının reflekslerinin ölçüldüğü kanısında. Ona göre, İslâm fobisi de Batı toplumlarının kökü asırlar öncesine dayanan bir hastalığı. Karikatürleri 'maksatlı ve organize bir iş' olarak değerlendiren Karlığa, tarihte Haçlı Seferleri sırasında da Müslümanların putperestler olarak gösterildiğini ve Avrupa halkının Roland Destanları gibi önyargılı efsanelerle kandırıldığını hatırlatıyor.

Karlığa, "İslâmofobi'nin de, her türlü çatışmanın da alternatifi ve çözümü diyalogdur." diyor ve ekliyor: "Diyalog ortamında İslâm ile ilgili daha objektif ve sağlıklı bilgiler sunma imkanı var. Ancak bu sayede zihinlerin temizlenmesi mümkündür. Biz ise daha diyaloğun başındayız. Dünyada 40-45 yıllık, Türkiye'de 10-15 yıllık geçmişi var. Elbette önemli mesafeler kat edilmiş, katkılar sağlanmıştır. Ama yol çok uzun."

Aydınlar Uzlaştırıcı ve Diyaloğa Açık Olmalı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Medeniyetler İttifakı projesinde ısrarcı olmasını isteyen Karlığa, Türkiye'nin hızlı davranarak medeniyetler ittifakına hizmet edecek altyapıyı, hem Dışişleri hem Diyanet bünyesinde kurması gerektiğine inanıyor. Projenin resmî politikayla sınırlı kalmaması, bir sivil toplum hareketine dönüştürülmesini de istiyor. Dünyanın dört bir yanında açılan Türk okullarının bu anlamda medeniyetler ve kültürler diyaloğuna hizmet eden önemli bir sivil toplum hareketi olarak niteleyen Karlığa'nın bir de uyarısı var: "Nasıl bir diyalog? Her zaman diyalog. Her çatışma kültürüne karşı diyalog. Hoşgörü ve bilgiyi, birbirini tanımayı amaçlayan ön yargılardan uzak bir diyalog."

Diyalog faaliyetlerini uluslararası anlamda akademik dünyaya taşıyan Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, İslâmofobi'nin çok yaygın olduğu kanaatinde değil. İslâm fobisini 'marjinal kesimlerin hastalığı' olarak tanımlıyor bu yüzden. 11 Eylül saldırılarının ardından İslâm'a karşı uyanan ilginin, kendini doğru anlatmak isteyen insanlara fırsat olması gerektiğine inanıyor. O da Asya'nın steplerinde Afrika'nın çöllerinde açılan okulların sadece Doğu ile Batı değil, dünyayı aynı diyalog potasında buluşturduğuna işaret ediyor.

Fatih Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Tekalan, 30'a yakın üniversite ile sürdürülen diyalog faaliyetlerinin küreselleşmeye ve Anadolu halkının mesajlarının dünyaya doğru ulaştırılmasına büyük katkı sağladığını belirtiyor. Karikatür krizinden Batı entelektüelleri ve akademisyenlerinin yetersiz tepki verdiğini de ekliyor: "Batı'nın aydınları daha doyurucu, uzlaştırıcı, rasyonel ve aktüel konulara parmak basabilirlerdi. Kendilerine düşeni yapmadılar. İlgisizlik ve bilgisizlik söz konusu. Oysa ön yargıların kaldırılması ve diyalog kapılarının açılması için siyasilerden çok biz akademisyenlere iş düşüyor."

Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik öneminin diyalog için de geçerli olduğuna inananlar var. "Enerji koridorlarını konuştuğumuz kadar, diyalog koridoru bir Türkiye'yi de konuşmalıyız." diyen, gazeteci Yazar Hüseyin Gülerce, kimsenin yüksek sesle diyaloğun da ne faydası varmış demediğini hatırlatıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Javier Solana ve İKÖ Başkanı Ekmelettin İhsanoğlu'nun mesajlarının, medeniyetler arası diyalog çalışmalarının aciliyetini bir kez daha hatırlattığını söyleyen Gülerce, Türkiye'nin tarihî birikim, temsil ve coğrafya açısından diyaloğun kalbinde olduğunu düşünüyor: "Diyalog, medeniyetler arası çatışma tezlerine karşı bir dalgakırandır. Ve herkes tarafından inşa edilmelidir. Diyaloğu gerçekten samimi olarak isteyenler var. Onları küstürmemek lâzım. Hıristiyanı, Yahudisi, Budisti hatta ateisti bile var. Evrensel insani değerlerde buluşmaya teveccüh edenleri, bu samimiyeti kimse töhmet altında bırakmamalı. Bu samimiyetten cesaret alarak diyalog yoluna devam edilmeli." (Fatih Uğur)

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.