Friedman'la Gülen'i Buluşturan Tehlike

New York Times'ın ünlü yazarı Thomas Friedman, İstanbul'daki bombalı saldırılarda zarar gören sinagogların açılışı vesilesiyle bulunduğu İstanbul'da ilginç bir yorum yazdı. Hahambaşı ile müftünün el ele tutuştuğu törenden ve Türkiye'nin Doğu ile Batı arasındaki konumundan etkilenen yazar, İslam-Batı çatışmasının önlenmesi için AB'nin Türkiye'ye bu yıl sonunda 'evet' demesinin önemini vurguladı. Bunun için gerekirse ABD'nin AB'yi mali açıdan takviye etmesini önerdi.

Huntington'ın teorisini yazdığı ve 11 Eylül'le hız kazanan bu küresel kâbus yalnız Friedman'ı korkutmuyor. Tehlikeyi önlemek için diyalog çabalarına öncülük eden büyük din ve fikir adamı Fethullah Gülen de geçtiğimiz günlerde Akademi sayfasında yer alan görüşleriyle konuyu ne kadar önemsediğini ortaya koydu. Doğu'yla Batı'nın kendi değerlerini koruyarak ve birbirlerine saygı içinde birleştiği haberinin kendisine verilecek en büyük müjde olduğunu belirten Gülen, böyle bir müjde karşısında cennete girmekten bile vazgeçebileceğini ifade etti.

Bu noktada Türkiye-AB ilişkilerinin önemi Amerika'da, İslam dünyasında ve çok geniş bir entelektüel camiada fark ediliyor. Amerikan yönetiminden bir yetkili, haziranda İstanbul'da yapılacak NATO zirvesini Avrupa'yı ikna için iyi bir fırsat olarak görüyor. Suriye lideri Esad, "Türkiye üye olursa biz de Avrupa'ya komşu oluruz." diyor.

Ancak yarın Türkiye'yi ziyaret edecek olan AB yetkilileri Prodi ve Verheugen ile özellikle Avrupa kamuoyunun bu durumun ne kadar farkında olduğu tartışmalı.

AB perspektifinin Türkiye'yi çağın şartlarını yakalama yönünde motive eden en önemli süreç olduğu aşikar. Ama Müslüman Türkiye'nin Avrupa ile kucaklaşma arzusu da, AB'ye büyük prestij ve evrensel misyon fırsatı sunuyor. ABD'nin İslam dünyasında topla tüfekle yapmaya çalıştıklarını AB, Türkiye'ye biraz samimi yaklaşarak kolaylıkla başarabilir.

Afganistan ve Irak'taki despotik rejimleri yıkan ABD, bu iki örnekten hareketle İslam dünyasına özgürlük ve refah getirmeyi vaat ediyor. Hemen hemen aynı dönemde AB ise İslam dünyasının sembolik değeri en yüksek ülkelerinden Türkiye ile ilgileniyor. Projesinde askeri güce de yer veren ABD, vaatlerini yerine getirmede zorlanırken, AB yalnız adaylık sözüyle bile Türk demokrasisinin dönüşümünü sağladı. Genç nüfusu, Müslüman kimliği, demokrat yapısı ve güçlü ordusu ile AB üyesi Türkiye'nin birliğe getireceği derinliği hayal edin.

Bir kere ABD'nin top ve tüfekle İslam ülkelerini adam etmeye çalışan görüntüsünün aksine AB, karşılıklı rıza ile standartlarını paylaşan güç imajı kazanacak. Ayrıca Türkiyeli bir AB, medeniyetler çatışması tezine en büyük darbeyi vurmuş olacak. Türkiye'nin etnik ve dini sorularını bölünmeden ve rejim değiştirmeden çözmesi, benzer sorunları yaşayan ülkeler için gerçek bir model oluşturacak. Bütün bunların gerçekleşmesi, büyük oranda AB'nin Aralık 2004'te Türkiye ile müzakerelere başlama kararı almasına bağlı görünüyor.

Kültür farklılığı vurgusuna rağmen, birçok Avrupalı asıl sorunun 70 milyonluk Türkiye'nin getireceği mali yük olduğunu vurguluyor. Bu fatura, tahminlere göre yıllık 8 ila 15 milyar doları buluyor. (Maliyeti, Münih Doğu Avrupa Enstitüsü, 14 milyar Euro; Almanya'daki Türkiye Araştırmalar Merkezi ise 8 milyar Euro olarak hesaplıyor) Küresel boyutta bakınca, bu gerekçenin de önemi azalıyor. ABD'nin, sonucu çok tartışmalı Afganistan ve Irak projeleri için 87 milyar dolar ayırdığı bir ortamda AB'nin, başarı şansı oldukça yüksek Türkiye projesi için bu maliyetten kaçınması mantıklı görünmüyor. Nihayet Amerikalı bir yazar, bu yükü küresel barış adına ABD'nin üstlenmesini öneriyor. Brüksel, bu küçük düşürücü öneriyi reddetse de bütün dünyanın önemine ikna olduğu Türkiye konusunda biraz daha büyük düşünmeyi deneyebilir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.