Selanik İmam Hatip Okulu
Aldığı cevap şuydu: "Onlar Hocaefendi ile Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nun yeniden açılması konusunda kendisinden destek almak için görüşmek istiyor. Bizim bu konuda bir çerçeve kararımız var. Okulun açılmasını istiyorlarsa biz de Yunanistan'da bir imam hatip okulu açılmasını istiyoruz; çerçeve karar budur. Bunu size söylemekte fayda görürüm ve biz görüşmeden bu anlamda bir rahatsızlık duymayız..." Görüşme yapıldı. Ama "Hocaefendi" kendisine çizilen çerçevedeki "imam hatip okulu açılması koşulu"nu yeterince laik bulmamış olmalı ki, Bartholomeos'tan Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasına karşılık Selanik'te bir Atatürk Koleji kurulmasını istedi: "Geçmişe sünger çekeceksek devletimizin ihtiyacı olan bu jesti yapmalısınız..."Ardından "çerçeveyi çizen" yetkili arandı, görüşmenin içeriği anlatıldı. "Takdir etti" yetkili kişi ve şöyle dedi: "Siz bizi de aşan bir şey yapmışsınız, teşekkür ederim..."
Ecevit hükümetinin en bildik araçlarla kuşatıp boyun eğdirmeye çalıştığı Cumhurbaşkanı Sezer'in şu 28 Şubat kararnamesini imzalayıp imzalamayacağını bilmiyorum, bunu ummuyor ve beklemiyorum; ama eğer imzalarsa, "dini siyasete alet etmek" tanımına en uygun kişinin yukarıdaki çerçeveyi çizen yetkili olduğu çok açık; bugün "din devleti kurmak için çete oluşturduğu" iddiasıyla on yıla kadar hapsi istenen ve hakkında tutuklama kararı çıkartılan "Hocaefendi"yi kullanarak hem dini politikaya, hem de dış politikayı "dine alet ettiği" için. Ve bu yetkili eğer Diyanet ya da Dışişleri'nden bir üst düzey bürokrat olsaydı, o kararname uyarınca yarın işten atılırdı ve biz gazetelerde şu başlığı görürdük: "Bürokratın irtica cüreti: Sekiz yıllık eğitimi Türkiye'de delemedi, Yunan'a başvurdu."
Ama, "Heybeliada Ortodoks Ruhban Okulu'nun açılması karşılığında Yunanistan'da imam hatip okulu açılması" için Fethullah Gülen'i ricacı tayin eden ve üç yıl önceki görüşmeyi aktarırken heyecan olsun diye kimliğini sona sakladığım kişi o tür bir bürokrat değil, dönemin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, emekli Orgeneral İlhan Kılıç'tı.
Fethullah Gülen'in o zaman en yakınında yer alan, eski Zaman Gazetesi sahibi Alaeddin Kaya, okuduğunuz gazetenin haber müdürü Haşim Akman'a olayı böyle aktardı yıllar önce ve anlattıkları Aktüel dergisinin Şubat 1998'deki sayısında aynen yer aldı. Anlattıkları besbelli doğruydu ki, o gün bugün yarım ağızla da olsa yalanlanmadı. Ama, Ecevit'in kararnamesinin bugün pekâlâ "dini siyasete alet etmek" olarak tanımlayacağı bu "mütekabiliyet talebi"ni dile getirdiği için Kılıç'ın başına bir şey de gelmedi, tersine, İlhan Kılıç 1999 Ağustos'una kadar Hava Kuvvetleri Komutanı'ydı.
Ve elbette, Kılıç bu kadar yıl esenlikte olmayı, "irticacılar"ı devletten temizleme fikrinin Ecevit'in aklına ancak bugün düşmüş olmasına değil, "Yunanistan'dan imam hatip isteyelim" çerçeve kararının Milli Güvenlik Kurulu'nda alınmasına borçluydu. Bugünkü çerçeve kararı "dini siyasete alet edenleri" devletin her yerinden temizlemek olan kurulda. (...) Bu memlekette bütün aynalar mı kırıldı?"
- tarihinde hazırlandı.