Türkçeyi Sevenlerin Uyanık Gördüğü Rüya
Dilin kültür ve temel değerlerin taşıyıcısı olduğunu, Türkçenin inancımızın ses bayrağı olduğunu 4. Türkçe Olimpiyatları'nı seyrederken bir kere daha anladım. Muhteşem bir geceydi. Dedemiz Osmanlılar, nasıl ticaret yapmak için gittikleri Endonezya, Malezya, Burma ve Çin'e İslâm inancını da götürmüşlerse onların asil torunları bu defa eğitim kurumları açarak dünyanın dört bir yanında kültür meşaleleri yakmışlar, yakıyorlar. Mozambikli, Madagaskarlı, Sudanlı, Yakutistanlı, Ukraynalı, Kazakistanlı, Iraklı, Filipinli, Şilili, Rusyalı, Senegalli, Tacikistanlı, Beleruslu, Gürcistanlı, Bosnalı, Kenyalı, hasılı 84 ülkeden gençler, Türkçe şiir okur, türkü söyler, hikâye anlatırken salondaki birçok insan gibi gözlerim doldu.
Onları yetiştiren isimsiz kahramanlara dua ettim, onlarla iftihar ettim, onlara imrendim ve çok, ama çok sevindim.
"Yağmur, Önden Giden Atlılar, Sol Yanım, İstiklâl Marşı" gibi uzun şiirleri ezbere hem de usta bir tiyatrocu meharetıyle okuyan Türkçemizin misafirleri, gözlerimizi yaşarttı.
TBMM başkanı Bülent Arınç, birçok siyasi parti lideri ve aydının orada olması, gönüllerin fethetmek için Türkçenin çıktığı yolculuğu seyretmeleri ve bu kutlu yolculuğa destek vermeleri çok anlamlı ve güzeldi.
Bülent Arınç, büyükelçi olarak Moğolistan'a tayini çıkan bir büyükelçinin, yüzünün kül rengi oluşunu, hayal kırıklığı yaşadığını ve "Ben oraya gidemem, gidersem ölürüm" gibi korkularını anlattı. Halbuki Türkçemizin ve kültürümüzün ses bayrağını 120 ülkeye diken isimsiz kahramanlar; dillerini, dinlerini, kültürlerini bilmedikleri ülkelere dönmemek üzere gitmişler ve orada yetiştirdikleri Türkçe ağacının altın kalpli meyvelerini hediye olarak "Türkçe Olimpiyatı"na göndermişlerdi.
İnanmıştık, ideal sahibi olmak, Kâinatın Efendisi'nin adını kıtalara ve gönüllere duyurma aşkı, hizmet aşkı "sıradan insanı" kahramanlaştırıyor onlara, sıradan insanın göze alamayacağı fedakârlıkları yaptırıyor.
Simsiyah, sapsarı, çekik gözlü, siyah tenli, beyaz tenli, kıvırcık saçlı, sarı saçlı, kara gözlü çocuklar... Renk renk, desen desen elbiseler... Onlardan daha renkli yüzler, çehreler, simalar... Ruhları Türkçe ve Türkiye sevgisi ile gülümseyen ülkelerinin ümidi ve geleceği olan nazlı fidanlar...
O muhteşem manzara ülkemiz ve insanlık adına beni çok heyecanlandırdı, çok ümitlendirdi. Ümit hülyalarına ve emel atlarına binerek büyük bir haz ve tarif edilmez bir mutlulukla dünyayı dolaştım.
Dünyanın dört bir tarafından ülkemize gelen gençlerin gönül gözleri ile gördükleri erdemler şunlardı:
"Karşılıksız hizmet, fedakârlık, karşılıksız sevgi, güven duygusu, misafirperverlik, hoşgörü, insanî kardeşlik, âlicenaplık..."
Türkçenin gönülleri fethettiği o salonda Necdet Sezer, Deniz Baykal, Yaşar Büyükanıt, W. Bush, Tony Blair, Olmert ve Putin'in de bulunmasını çok isterdim. Sömürgecilik, petrol sevgisi, güç gösterisi, mevki, ikbal, şöhret hırsının dışında, güzel ve çok insanı erdemler olduğunu ve insanları çok mutlu ettiğini görmelerini isterdim. İnsanlık adına çok güzel olurdu.
Hayalen 20 sene sonrasına gittim. İnsanlık sevgisiyle gönlünü dolduran bu yetenekli gençler ülkelerinde önemli mevkilere gelecekler, sevgi kılıcını kuşanan bu yiğitler, gönüllerin fethine çıkacaklar. Bu projenin mimarı muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, o muhteşem günleri göremese de insanlık görecek. Allah, emeği geçen herkesten razı olsun, gönlü sevgi dolu hizmet erlerini muvaffak eylesin!
Not: Divan-ı Bilig, Arif Nihat Asya'nın öğretmenlik yaptığı ve Selimiye'ye destanlar yazdığı serhat şehri Edirne'de öğretmenlik yapan, Yunus gönüllü, güzel şair, temiz kalpli öğretmen Nezir Bilig'in şiir kitabı. Güzel şair şöyle diyor:
"Ömrümüzün saltanatı biter/Merdivenin basamakları /Azalmıştır iyice/Merdiveni uzatmaya/Sultandan ferman isteriz."
Şairin Divan-ı Bilig, Rübâb-ı Bilig ve Anka-yı Bilig isimli güzelim kitapları var. Ölçüsüz, kafiyesiz, mizahî ve hikemî şiiri sevenlere tavsiye ederim.
- tarihinde hazırlandı.