Kavanoz Dipli Dünya

Merkez Medya Grubu'ndan bir meslektaş, Ak Parti kongresine, Bülent Ecevit'in cenaze töreninden sonra geldi. Gördüğünü, "Katılım kalabalıktı, ama öyle pek muhteşem bir kalabalık değildi; katılanlar arasında hemen hiç genç yoktu" diye özetledi.

Ecevit'i uğurlayanlar arasında çok sayıda genç olsaydı şaşırırdım doğrusu; şimdilerde merhum başbakanı yere göğe sığdıramayan medya, gençlerimizin yetişme çağında onu yerin dibine batırma çabası içerisindeydi. Gençlerin göz hâfızasında da, Ecevit, yürümeye mecalsiz biri olarak duruyor.

Ak Parti kongresi cenaze töreninin gölgesinde geçti. Neredeyse bütün parti kongrelerinde görmeye alıştığımız ünlü yazarların hemen hiçbiri rağbet etmemişti kongreye. Biri dikkatimi çekti, Doğan Medya Grubu'ndan hiçbir yazar yoktu kongrede.

Salonu dolduran delege ve dâvetliler ile soğuk havada kıkırdayarak kongreyi bütün gün izleyenlere bakarken aklımdan hep şu düşünce geçti: Ne kadar da sabırlılar...

Gerçekten de öyle. Şöyle bir düşünün: Aylar öncesinden düğün yapmaya karar vermişsiniz... Düğün öyle hergün yapılan bir şey değil; bu sebeple inceden inceye hazırlık yapmışsınız... Davullar, zurnalar, folklor ekipleri ayarlamışsınız... Son anda, karşı komşunuz, ölen bir yakını için sizin düğün yapacağınız gün mevlit okutmaya karar vermiş, yasçılar takımına dâvet çıkarmış... Önce yas tutulan eve gideceksiniz, sonra da düğüne...

Bundan hiçbir farkı yoktu olan-bitenin: Aylar öncesinden günü tespit edilmiş Ak Parti kongresiyle aynı güne denk düşürüldü Ecevit'in cenaze töreni; cenazeyi bir hafta bekletmeyi göze alarak... Cenazeye saygısızlık olmasın diye, Ak Parti yönetimi, kongre için planladığı şölenden vazgeçmek zorunda kaldı... Ak Partililer biraz fazla heyecanlı görünseler yanlış anlaşılabileceği endişesi sergilediler kongre boyunca... Tayyip Erdoğan konuşmasını yeniden gözden geçirmişse hiç şaşırmam...

Rahşan Ecevit'in hesabı o değildir herhalde, ama ben kendi tespitimi yine de yazayım: 11 Kasım cumartesi günü, Türk toplumunun zihniyet dünyasında ikiye bölünmüşlüğünün iyice gözlere sokulduğu tarih oldu. Bir yanda "Türkiye lâiktir, lâik kalacak" diye bağıranlar, diğer yanda ise halktan aldığı oyla iktidar olmuş bir partiyi ayakta tutan kadrolar...

"Cenazeye kaç kişi katıldı?" diye kimselere sormadım; son genel seçimde tüm oyların yalnızca yüzde 1.22'sini alabilmiş bir partinin görevini bırakmış liderinin arkasından gidenlerin sayısını merak etmeyi yanlış sayarak... Törene katılanların pek çoğu, attıkları sloganların, tabutu top arabasında taşınan eski başbakana tam oturmadığının farkındaydı elbette. Kendi lâiklik anlayışını 'inançlara saygılı lâiklik' olarak tanımladığında, sonradan cenaze töreninde kortejde cenazesi arkasından yürüyecek olanların bir bölümü, hiç de kibar sayılmayacak ifadelerle, karşısına dikilmişlerdi. Fethullah Gülen'in çarmıha gerilmek istendiği günlerde saldırıya muhatap cemaat liderine kefil olduğunda, şimdi gözyaşı döken nicesi için gözden düşüvermişti Bülent Ecevit...

Eşi bile nasibini almamış mıydı Ecevit-karşıtı cephenin saldırganlığından... Hatırlayın, birkaç ay önce, "Din elden gidiyor" diye ortaya atıldığında, eşinin arkasından gözyaşı döken kimbilir kaç yazar, "Sana mı kaldı be kadın!" diye paylamıştı Rahşan Ecevit'i...

Biliyorum, eski defterlerin açılmasından hiç hoşlanmıyor bazıları... "Yahu, birazcık samimi olun" diye yüzlerine ayna tutulduğunda, utanıp gözlerini kaçıracak yerde, "Esas siz cemaat evinden firar edin" tavrını takınıyorlar... Hangi cemaat evi? Ne ilgisi var?

Cenazede tabutu arkasında yürüyenler arasında son başbakanlığı sırasında Ecevit'e 'komplo' kurduğuna inanılan kişiler de var mıydı acaba?

Hatırlayın: Bülent Bey, bir ara, önce bir süreliğine hastaneye yatırılmış, sonra da evine kapanmıştı. Başbakandı, ama ortalıkta görünmüyordu. Hatırladınız mı? Rakip bir siyasî partinin sorumlusu olan tanığım anlatmıştı: Randevu alıp kendileriyle görüşen bir heyet, bu konuda yetkin olduklarını bildirerek, "Sayın Ecevit başbakanlık görevini ifa edemez halde, kendisine işgörmezlik raporu verilecek; ülke siyaseti etkilenmesin diye sizin gibi siyasî kimliği bulunanlarla paylaşıyoruz bu gizli bilgiyi" demiş... Rahşan Hanım hakkında, "Kocasını ihmal ediyor, tırnağını kesmiyor" türü yazılar çıktığı günler...

Rahşan Hanım Bülent Bey'i apar topar o zaman eve götürdü.

Var mıydı böyle bir 'komplo', varsa 'komplo'yu planlayanlar kimlerdi, elleri-kolları nereye kadar uzanıyordu; ben bilmiyorum. Ancak, Rahşan Ecevit'in 'komplo'nun varlığına inandığına eminim. Çok garip bir dünya bu.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.