Kendimizi Sorgulama

Zaman zaman gündemdeki konuların, meselelerin atmosferinden sıyrılıp içe dönük yazmak istiyorsunuz. Bu, kendi dünyanızla yüzleşme, kendinizi sorgulama ihtiyacının bir zorlaması aynı zamanda. Bu konuda da en fazla muhterem Fethullah Gülen'in dost meclislerindeki sohbetlerinden yararlanıyorum. Sayın Gülen'i de en fazla, bu sohbetlerine hasret kaldığım için çok özlüyorum. Kendi tattığım lezzeti, kazanmaya çalıştığım ufukları okuyucularımla da –başarabildiğim kadar– paylaşmak istiyorum.

İnsanın en az baktığı kendisidir. Onun için ara sıra aynaya bakmak, kendimizi sorgulamak gerekir.

Kendimiz olmak, kendi duruşumuzu korumak çok önemlidir. Aslında konumumuzun şuurunda olsak, mazhariyet açısından bizden iyisi yok. Allah'a, millete, vatana, gelecek nesillere adanmışlık ruhundan daha büyük bir dinamik olamaz.

Ancak çevremizi, başkalarını "düzeltme"ye çalıştığımız kadar kendimizi "düzeltme"ye vakit ayırdığımız söylenebilir mi? Mesela, yükseldikçe tehlikenin arttığını, zira düşülecek mesafenin arttığını görebiliyor muyuz? Nefse hiç güven duyulmayacağını, duyulamayacağını kabul ediyor muyuz? Her insanın içinde ipleri şeytanın elinde olan bir canavar bulunduğunu ve bu canavarın nerede ne yapacağını bilemediğimizi, biliyor muyuz?

Tükenmez hazine kendimiz olmaktır. Zira çevremize, bütün dünyaya güven telkin etmenin tek yolu budur. Temsil heyecanı, hassasiyeti ve onuruyla hazır bulunma. Fert ya da topluluk olarak çeyrek asır nabzımız dinlense bile bir anormallik, güven sarsıcı bir başkalık tespit edilmesi, sevgiyi, diyaloğu, hoşgörüyü, ahlak ve karakter haline getirme. İşte kabullenmenin tek mihenk taşı.

Başka ölçüler de var. Çekememezlik, hasımlar kadar tehlikeli ve zarar verici. Kimsenin hizmet etmesinden rahatsızlık duymamalı. Kimse kıskanılmamalıdır. Asıl rahatsızlık duyulacak şey, neden onları gerektiği gibi alkışlamamak olmalıdır. Tamam çekememezlik insanın tabiatında var, ama irademizle aşabiliriz.

Yeni nesiller daha masum, daha imrendirici. Kendilerinden bir şey görmüyorlar ve daha tesirli oluyorlar.

Kolektif çalışma, ortak akılla hareket etme hem bir meziyet, hem de bir zarurettir. Bize yüzde yüz ters gelen fikir ve düşünceleri bile dinleme saygısını göstersek bir şey kaybetmiş olmayız. Hatta saçma sapan görülen fikirlerden bile istifade edilebilir.

Danışıyormuş, fikir soruyormuş gibi yapıp, kendi fikirlerini dayatanlar, kendilerine olan saygıyı kaybederler. Efendimiz (sas) arkadaşlarına; "toplanın da size strateji anlatacağım" dememiştir. Meseleleri genel konuların içine katmış, nübüvvet gibi bir konumu bile dayatma olarak kullanmamıştır.

Diyalog, belli günlere, belli törenlere sığdırılmamalı. Ciddi tutulmalı, benimsenmeli ve her şeye rağmen devam ettirilmelidir.

İslam dünyasının; entelektüel kıtlığı, imanı yaşamadaki zaaf ve vefa krizi gibi üç önemli derdi var. Bunun yanında Müslümanların kendilerini sorgulayabilmeleri de önemli. Evinde, işinde ya da dünyevi başka bir meşgalesinde bir problem çıktığında duyduğu teessür kadar, âlem–i İslâm'ın maruz kaldığı perişanlık, eziyet ve mağduriyet karşısında teessür duyuluyor mu? Yalanla teselli olduğumuz müddetçe problem çözülemez.

Bir şey yapmamada, bir gün yapma ihtimali vardır. Ama yanlış yaptığı şeyleri sürekli doğru görenlerin, bir gün doğru yapma ihtimali yoktur.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.