Kalkınma, kültür ve medeniyet

Şu sıralar bizim gazetenin değerli yazarı Prof. Hilmi Yavuz Hoca'nın, mütefekkir İsmet Özel'e getirdiği bazı eleştirileri okuyoruz.

Yazımla ilintilendirmek için çok kısaca özetleyeyim. Hilmi Hoca'nın aktardığına göre İsmet Özel, 'Bir Medeniyet Kurmak' başlıklı yazısında, (mealen) 'Müslümanların bir İslam medeniyeti kurmak gayreti pek isabetli değildir. Çünkü İslam'ın böyle bir derdi yoktur. Zira İslam'ın Vahiy ve Sünnet dışında bir medeniyete ihtiyacı da yoktur.' diyormuş.

Hilmi Yavuz Hoca da bunu eleştiriyor. Diyor ki; 'İslam iki büyük medeniyet üretmiştir: İlki ve hiç şüphesiz en büyüğü, Vahyin ve Sünnet'in inşa ettiği Ahlak medeniyetidir. İkincisi ise Estetik Medeniyet! İslam'ın bu büyük estetik medeniyetinin, Vahyin ve Sünnet'in ürünü olduğunu göz ardı etmek söz konusu değil. Bu medeniyet İslam'ın medeniyetidir ve elbette Vahyin ve Sünnet'in ürünüdür... Bay Özel, (bu gerçeği ıskalayarak) İslam'ı sadece bir din olarak gören Oryantalistleri haklı çıkarmakta değil midir? Büyük ve estetik bir medeniyeti, İslam medeniyetini hiçe sayarak, İslam'ın ve Müslümanların aşağılanmasına, değersizleştirilmesine, 'medeniyetsiz' bir 'büfeci İslamı'na ircâ edilmesine, dolaylı da olsa, fırsat tanımış olmuyor mu?' Ben bu tartışmada Hilmi Yavuz gibi düşünüyorum. Allah güzeldir, insan mükemmeldir, tabiat harikadır. İnsan bu güzelliğin peşinde olmalıdır. Bir günü diğerine eşit olmamak, sürekli bir mükemmeliyetin peşinde olmak bunu gerektirir.

Öyle gözüküyor ki, bu tartışma, başkalarının da devreye girmesiyle daha geniş bir entelektüel katmanda tartışılacak. İyi de olacak. Hele hele son yıllarda muhafazakârların iktidarda olduğu bir ortamda ortaya çıkan manzaralar, başarılar, bunların yan etkileri daha belirginleştikçe bu tartışma elzem ve zaruri olacak. Hele hele vahşi bir kapitalizm sarmalında dünyaya entegre olan Türkiye'de, bir de daha dün taşradan şehre inen benim gibi muhafazakârların yönetimindeki kalkınma, büyüme, dışa açılma, değişim, dönüşüm, şehirleşme, şehircilik gibi hayati konularda çok fazla kafa yormak gerekiyor.

Evet, bir yandan maliyet düşürme, kârları artırma ve rekabetten başka, tabir yerinde ise kutsal tanımayan bir küreselleşmenin baskısı altındayız. Bir yandan da kör-topal haliyle bile demokrasimizin, ömrü boyunca sistemin kenarında, çevresinde kalmış, tatminsiz büyük bir ezilmiş kesimi iktidara taşıdığı ilginç bir süreçten geçiyoruz.

Medeniyet ufkumuz ile beşeri sermaye kalitesi arasında bire bir ilişki var. Açıktır ki, muhafazakâr kesim iktidara geldi ancak, hak ettiğimiz medeniyet ufuklarına ulaşmak sadece bu kesimin birikimleriyle imkânsızdır. Zira Türkiye'de yetişen, dünya bilgisi ve görüsü yüksek muhafazakâr beşeri sermaye havuzu hâlâ çok yetersizdir. Var olan az sayıdaki değerli yetişmiş insanı bürokrasi, çeşitli STK'lar, siyasî hayat, üniversiteler ve elbette şirketler sünger gibi çekip aldı. Şimdi artık liyakatsiz ve yeteneksizlere de bol miktarda 'kayırmalı' iş sahaları, kariyer imkânları açılıyor. Bütün bunlar çok tehlikeli olabilecek gelişmeler. Cahil ve bilgisiz kişi iyi niyetli olsa da oradan bir hayır çıkmaz.

Her konuda Türkiye'nin en az bir asır önünde yürüyen bilge insan Fethullah Gülen Hocaefendi, bu durumu daha 1970'lerde kavramış ve bu yüzden ömrünü eğitime vermişti. Şimdi son yıllarda Türkiye'nin kaydettiği büyük hamleler bana göre böyle bir vasatın üzerinde gidiyor. Ancak Hocaefendi dışa açılmayan ve insanlığın evrensel tecrübesiyle çapraz mayalanmaya girmemiş yerel bir duruştan ne evrensel ne de yerli sağlam ve otantik bir sonucun çıkmayacağını bildiğinden, kendisine gönül verenleri 1990'lı yılların başında dünyaya açılmaya, hicret kültürüne davet etti.

Türk okulları ve ardından da TUSKON üzerinden işadamlarımız ile Anadolu insanı oluk oluk dışarıya açılıyor. Şimdi bu tecrübeden geçerek tekrar geri dönenler ülkemize yeni bilgi, görgü, tecrübe, know-how kazandırıyor, standartları hemen her alanda yükseltiyor.

Ancak muhafazakâr kesim hâlâ kalkınma-medeniyet-kültür-çevre gibi kalkınmanın nihai hedefleri açısından 'olmazsa olmaz' türünden önemli konularda bir sonuca varmış değil.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.