Fethullah Gülen ve Gatakulli
Bu ülkenin malum gazeteleri ve köşe yazarları, ne zaman Türkiye ve dünya adına büyük işler yapan, halkın nazarında da birer kahraman olan kişiler aleyhinde yazılar yazsa Cemil Meriç gelir aklıma. Cemil Meriç, "en yavuz ermişlerin ve en çetin kahramanların zaman zaman nasıl çamurlaştığını görmek, küçük insanlar için hain, buruk ve zehirli bir tesellidir" der. Büyük düşünür, insanlar için mihenk taşını ortaya koymuştur. Gerisine karışmaz.
Küçüklüğün ve büyüklüğün boyutlarını da bu şablona göre belirleyebilir insan. Kahraman karşısında ezilenleri teselli eden şeyin gerçekliği ya da yanlışlığı, küçüklüğün seviyesini gösterir örneğin. Aynı zamanda kahramanların da büyüklüğünün mihenk taşıdır bu kıstas.
Bir de çamuru kendi atanlar vardır ki, Cemil Meriç'in bu şablonuna bile giremezler. Aşağı mahallede uydurdukları senaryoya yukarıda kendileri inanırlar. Veya içlerindeki hased ve kini kusmak için inanmış gibi yaparlar.
İsterler ki kahraman da kendileri gibi küçülsün, çamurlaşsın, zavallı hale gelsin. İsterler ki millet, kendilerine inanmadığı gibi, kimseye de inanıp güvenmesin. İsterler ki Türkiye, onların yazıp çizdiği gibi, başarısızlıkların, terörün, cehaletin, ezikliğin, işe yaramazların, göbeğini kaşıyanların, yiyip içip yatanların, etliye sütlüye karışmayanların ülkesi olmaya devam etsin.
Azıcık okumuşlukları, gezip görmüşlükleri, taklit hayatları, özenti karakterleri vardır ve bunu bilgelik zannederler. Herkesin de kendilerine hayranlık duymasını beklerler. Çünkü dertleri insanlığa faydalı olmak, doğru yolu göstermek, örnek olmak değil, şikayet, hakaret ve iftira ile ezikliklerine teselli bulmaktır.
Kendi kapasitelerini hatırlatan kahramanları linç etmeye çalışmak tek varlık gayeleridir. Milletin inanıp güvendiği kişileri iftiralarla vatandaşın gözünden ve gönlünden silmeye çalışırlar. "Buyur sen yap" dersin bin bir bahane uydururlar.
Son günlerde bazı köşe yazarlarının, Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında yazıp çizdikleri "GATAKULLİ" tekerlemelerinin bütün sebebi Cemil Meriç'in bu şablonundaki yerleridir aslında. Ömürlerini berheva tüketmişlikleri, kendileri bile olamamışlıkları, insanlık, sevgi ve barış dantelasına bir ilmek atamamışlıklarıdır onları Fethullah Gülen Hocaefendi'ye karşı öfkelendiren.
Ağızlarıyla söylerler, kalemleriyle yazarlar taifelerinin hayal dahi edemediği ama büyük insanların başardıklarını. Hocaefendi, Edirne'de sıradan bir müezzinken, vaiz olmuştur mesela. Buna bile kulp bulmaya kalkarlar. Dünyanın dört bir yanından gelen madalya ve şampiyonlukları mide krampları çekerek izlerler. Kendileri ellerinden tutulmadan oturdukları yerden bile kalkmaya alışmamışlardır ya "Destek olmasa nasıl yapılırdı bunca iş" deyip karalamaya kalkarlar.
Oysa herkesin normal zamanda ırgat, çoban, çiftçi, seçimlerde oy, savaşta kurban olarak gördüğü Anadolu insanının yüreğine seslenmeyi bilmiştir Hocaefendi. O yürekteki cevheri keşfetmiş, cesaret ve fedakarlığını ayağa kaldırmıştır Anadolu ruhunun.
Onların yıktığı güven duygusunu tamir ederek hayırda yarışmalarına ilham olmuştur.
Kendileri "devlet neden yapmıyor" sızlanmalarıyla, vatandaşın gözünde devleti kötüleyerek tuttukları köşelere bağdaş kurarken O, bu insanlarla, Anadolu'da karış karış, dünyada ülke ülke eğitim tesisleri kurmuştur. O okullarda gece gündüz hizmet edecek öğretmenlerin yetişmesine de vesile olmuştur.
Evet bugün Amerika'da, Orta Asya'da, Afrika'da, Avrupa'da, Uzak Doğu'da, Avustralya'da kısacası, bazılarının bütün okumuşluklarına rağmen adını bile bilmediği ülke ve şehirlerde Fethullah Gülen'in tavsiyeleriyle açılmış okullar, hepsinde de iyi eğitimli ve fedakar öğretmenler vardır.
Dünya da bugün O'nun fikirlerini, ideallerini, hayallerini, Türkiye'yi alkışlamaktadır. Üniversiteler, bu eğitim ve fikir hareketi üzerine konferanslar düzenleyerek Hocaefendi'yi anlama çalışır.
Kabullenmeleri zordur tabii. Anadolu'nun küçük bir köyünden çıkacaksınız ve dünyanın imrenerek izlediği bir hareketin mimarı olacaksınız. Arkalarında koca holdingler, kudretli lobiler olan kendileri dururken bir din aliminin destanlaşmasını kabullenmek zordur.
GATAKULLİ tekerlemesine gelince.
En başta "GATAKULLİ" yakıştırması Türkiye'de en az 15-20 gündür yazılıp çiziliyor. Fethullah Gülen Hocaefendi de, onların yazdığı gibi GATAKULLİ var demiyor, Cengiz Çandar'dan yaptığı bir alıntının ardından, bazı gazeteci ve Erzurumluların "Bu işin içinde bir 'GATA'kulli var" şeklinde yorumlar yaptığını aktarıyor.
Köşelerde yazılanlarsa, yazarlarının zihni ve fikri ölçülerini ortaya koymanın yanı sıra, nasıl bir gazeteci olduklarını deşifre ediyor 15-20 gündür Türkiye'de ağızlara pelesenk olmuş bir tabiri, Fethullah Gülen Hocaefendi'ye mal etmeye çalışan, dahası ondan duyduğunu söyleyen bir gazeteciye hangi kitaptan cevap bulunur bilemiyorum.
Eğer bunu gerçekten duymadılarsa şu kadarını söylemek yeterli olur sanırım. Ergenekon ve GATA, yenilecek metalar değildir. Hele bakılacak müstehcen bir dergi hiç değil.
Son sözü bir tavsiye ile bağlayalım. Güneş balçıkla sıvanmaz, altın çamura düşse değeri kaybolmaz. Öyleyse tuttuğunuz köşe başlarında bir işe yaramak istiyorsanız, Fethullah Gülen'e değil önce onun tavsiyeleriyle açılan okullardaki öğretmenlerin fedakarlığına bakın ve örnek almayı deneyin. Zira biliyor musunuz; Cemil Meriç'in ikinci bir insan şablonu daha vardır. Yukarıdaki mihenk taşına çıkamayanları anlatır.
"İnsanın keneden farkı bir dava uğruna fedakarlığı göze alabilmesidir".
- tarihinde hazırlandı.