Medyanın Fethullah Gülen Algısı
Medyayı devletin ve toplumun dizaynı için kullananlar, bu günlerde bir hayli telaşlı. Bu telaşın gerçek sebebi, uzun bir süredir patronajdan yoksun bir biçimde TMSF'nin elinde yönetilmeye çalışılan Türkiye'nin ikinci büyük medya devinin satış işleminin gerçekleşmiş olması.
Patronajla birlikte belirsizlikten kurtulmuş bulunan bu medya grubu çalışanlarına vereceği güven ile sektöre ilke ve hareket noktasında yeni kazanımlar katmakla birlikte, reklâm pastasından alacağı payı büyütme ihtimali ile aynı piyasanın büyük aktörlerinde huzursuzluk oluşturmuş olabilir.
Demokrasimizin geleceği adına "darbe senaryosu yazmayan" hatta antidemokratik her türlü uygulamaya karşı duracak bir medya omurgasının oluşması bu ülke için çok önemlidir.
Adı konulmamış bir kartelleşme içinde medyayı ayakta tutan reklam sektöründen tiraj ve izlenirlik oranlarından nerdeyse iki katı pay alan medya bu günlerde, Sabah-Atv grubunun satışı nedeniyle onursal başkanımız Fethullah Güleni tekrar hedef tahtasına koydu.
Sayın Gülen ortaya koyduğu düşünce ufku ve harekete geçirdiği millete ait dinamizm ile zaten medyanın ilgisine her an haiz bir kişi.
Ama her nedense medya denilen merkezde bu ilgi hiç olumlu bir karşılık bulamıyor.
Şeytanın bile gör demediği veya göremediği konuları yine şeytana pabucu ters giydirme dersi verircesine ortaya koyma noktasında temerküz etmiş bir medya var karşımızda.
Tavuğun farklı gıdaklamasının haber olduğu yerde, bu ülkenin dilini dünyanın 100 ülkesinde dillerde dolaştıran çocukların İstanbul'da Türkçe Olimpiyatı'nda buluşmaları haber değeri bulamıyor.
Bir Gülen takıntısıdır gidiyor.
"Medya Gülen'in eline geçti" haberi diğer sıcak ülke gündemleri olan, Alevi öğrenciye baskı, son 5 yılda türban takanlar 4 kat arttı, kız öğrencilere baskı gibi haberlerle birlikte ele alınınca medyanın düştüğü ofsayt ortada.
Bu günlerde medyada konu ile ilgili bir iki köşe yazısı ile ortaya konulan yazı ve haberler zihni dünyanın ilk artçıları.
İşin doğrusu konu ile ilgili maksatlı ve yalan haberlerin devamını klasik refleks olarak bekliyorum.
Ve şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum ki, "Medya Gülen'in eline geçti" haberleri ile ajanslar, reklâm veren ve alanlardan kurulu sektöre "dikkatli olun reklâmınızı falana vermiş oluyorsunuz vazgeçmeniz yararınıza" denilmek mi isteniyor?
Böylelikle, sektöre adımını 1.1 milyar doları peşin vererek atmış bulunan çiçeği burnunda medya patronuna verilmek istenen "hizaya gel" mesajı da işin cabası.
Sonuç olarak, meyveli ağacın genellikle taşlandığı diyar olan ülkem, klasik şarklılık repliği olarak başarıyı hazmedemeyen insanların her köşe başında hazır çelme bekledikleri bir yerdir.
Sayın Gülen "vurana elsiz, sövene dilsiz ve gönülsüz gerek" diyen bir gönül insanı olarak buna da gereken cevabı lisan-ı münasiple vermiş.
Ne diyelim onun sabrı ve hoşgörüsü bizde olsa bu yazıyı yazmazdık zaten.
- tarihinde hazırlandı.