İğne ile değil, saç kılı ile...
Venedik’teki Milad Diyalog Kültür Derneği’nin yemeğinden bir gün sonra derneğin başkanı Ali Rıza Müderrisoğlu ile OASİS Vakfı’na gittik.
Uluslararası OASİS Vakfı’nın çıkardığı aynı isimdeki derginin direktörü Martino Diez ile bir gün önceden randevulaştığımız üzere görüşecektik. OASİS dergisi İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, İngilizce, Arapça ve Urduca olmak üzere altı dilde neşrediliyor. Daha önce M.Fethullah Gülen Hocaefendi ile eğitime dair görüşleri hakkında geniş bir röportaj yapmış ve yayımlamışlardı. Martino, Arapça biliyor. Şimdi de Venedik’te Milad Derneği’nin açtığı Türkçe kurslarına devam ediyor. Bizi Türkçe kelimeler ve cümleler söyleyerek karşıladı. Güleç yüzlü cana yakın birisi… Dergilerinin merkezini gezdirdi. Tanıtımdan sonra odasında, Türkiye’de temeli atılan eğitim ve diyalog hizmetlerinin tâ başlangıcından itibaren gelişmelerle ilgili sorular sordular. Bu meselenin gerçekten sabır isteyen “ince ve uzun bir yol” olduğunu anlatmaya çalıştım. Sonra da önümüze konulan şeref defterine: “Bu mesele, ‘İğne ile kuyu kazmaya benzer’ diyoruz. Ama aslında iğne ile değil, saç kılı ile bile kuyu kazmaya benzese de yine yapılması gerekir. Çünkü bu kazılacak kuyudan barış âb-ı hayatı çıkacaktır. Hızır’ın bulup içtiği ölmezlik suyu gibi… İnsanlık da bu barış âb-ı hayatı ile huzur içinde varlığını devam ettirecektir.” diye yazdım.
Aynı gün Milano’ya geçtik. Çünkü orada da ALBA Diyalog Derneği’nin yemeği vardı. Türkiye-İtalya Parlamenterler Dostluk Derneği temsilcisi olarak Hakan Şükür de bu yemeğe katıldı. Güzel bir konuşma yaptı. Daha önce Milano’da bulunduğu ve İnter takımında oynadığı için zaten tanınıyor. Kendisine karşı bir sevgi seli vardı. Herkesi, bilhassa Milano Belediye Başkanı’nı Türkiye’ye davet etti. Yemekte bulunan ve daha sonra İtalyanca bir konuşma yapan Büyükelçimiz Hakkı Akil Bey’e hem de kendisi gibi Galatasaraylı olması itibarıyla takdirkâr sözler söyledi. (İşin garibi biraz sonra Galatasaray’ın Mancherster United ile yaptığı maçtaki galibiyet haberi geldi. Salon alkışa boğuldu.) Hakan Bey, İtalyan meslektaşı senatör Pietro Paolo Amato Bey’in de aynı zamanda İnter takımındaki konumundan da söz edip sözünü bitirirken Senatör Paolo kürsüye geldi ve Hakan Şükür’e ‘Bu iş gol atmaya benzemez.’ dedi ve ayrılmamasını rica edip kendi konuşmasını yaptı. Sonra da kendisine İtalyan Senatosu’nun plaket hediyesini takdim etti. Gerçekten bir Türkiye dostu olan Paolo, ALBA Derneği Başkanı Fatih Çamlıca ve arkadaşları ile çok samimi ve sıkı irtibatı var. Konuşmasında “Türkiye’nin realitesi bizim için gerçekten ufuk ve yol açıcı olmuştur.” dedi…
Hahambaşı Giuseppe Laras da bir konuşma yaparak Tevrat’ın Çıkış Kitabı’nda bahsedilen Habil-Kabil olayını anlattı. Kabil’in “Ben ondan sorumlu değilim, ben onun hâmisi değilim.” sözlerine temas ederek, ters tarafından örnekle, aslında kendimizin dışındakilerden de sorumlu olmamız gerektiğinin anlatıldığını söyledi.
Prof. Dr. Paolo Branca, “Ben Türk olmadığım halde ALBA Derneği’nin mensubu olmakla iftihar ediyorum, çok mutluyum. Bakınız biz bu kadar insanı, hem de çok değerli şahsiyetleri bir araya getiremiyoruz. Ama bu Türk arkadaşlar hepimizi bir araya getirdiler. Azlar ama çoklardan çok iş yapıyorlar. Bunların arasında olmaktan kendimi bahtiyar addediyorum.” dedi. Paolo Branca, ALBA’nın danışma kurulunda… Sözlerine son verirken “Ben otuz senedir kendimi bu işlere verdim ama Türklerle şu anda bulunduğum durum için ‘Bu günleri gördüm ya, şükürler olsun Rabb’ime’ diyorum.” dedi.
Como’da daha önce üniversite öğrencileriyle beraber iki saat görüşme yaptığımız Prof. Dr. Ferrari de yemekte vardı. İslam ve laiklik üzerine uzman olan ve kitapları bulunan Ferrari, Prof. Dr. Paolo Branca’nın arkadaşı…
Yemekte TRT-Türk’ten Dündar Keşaplı ile de görüştük. Hakan Şükür’le röportaj yaptı. Yirmi beş senedir İtalya’da bulunduğunu, ALBA Derneği mensuplarının faaliyetlerini çok takdir ettiğini söyledi…
- tarihinde hazırlandı.