İktidar "paralel devletin" izinde!!!

"Paralelciler devleti dinliyor" vaveylasını kopardıktan sonra, birbiriyle irtibatlı olmayan, hele de Cemaat'le ilişkisi tespit edilemeyen bazı polislerin "Yasa dışı dinleme" gerekçesiyle gözaltına alınması, paralel devlet iddiasını kanıtlamaya yeter mi? Bizim meselemiz Adana'yla ilgili değil ki! Eğer TIR olayı söz konusuysa, operasyon Jandarma'yla yapılmıştı ve savcıların isimleri de Aziz Takçı, Ahmet Karaca, Mustafa Sırlı, Özcan Şişman idi. Yasa dışı dinlemenin sorumlusu olan polisler, tamamen farklı kişiler. Görevden alınan savcılarla bir münasebetleri olmuş mu? Bunu ortaya koyabiliyor musunuz? Hayır...

Biz, bakan çocuklarının, bakanların, Rıza Sarraf'ın ya da Yasin El Kadı'nın takibini yapan savcı ve polislerin peşindeyiz. İktidara karşı sözde darbeyi gerçekleştiren, herhalde Başbakan meftunu hâkimin tutukladığı Adana'daki 6 polis değil. Paralel devletin darbesi söz konusuysa, Zekeriya Öz'ün, Celal Kara'nın, Mehmet Yüzgeç'in, Muammer Akkaş'ın, Organize ve Mali Suçlarla Mücadele Şube'den Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcıları Mahir Çakallı'nın, Hamza Tosun'un veya İzmir'deki operasyonu yöneten Ali Çelik, Hüseyin Baş isimli savcıların, Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Şevik'in, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın'ın, Narkotik Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürü Behzat Tuzcu'nun, kendi aralarında ve aynı zamanda Pensilvanya'yla irtibatı olup olmadığını tespit edeceksiniz. Gerisi göz boyamadan ibaret.

Bulmuşsunuz Hizmet'e yakın isimlere "Yecüci-Mecüci", Fethullah Hoca'ya "Deccal" diyen bir hâkimi, 6 gariban polisi tutuklamışsınız, hükümete kurulan darbeyi ispat etmeye çalışıyorsunuz.

Dilipak'a cevabım

Abdurrahman Dilipak'ın Doğu Perinçek ile birlikte Twitter'da dolaşan bir fotoğrafını geçtiğimiz hafta sütunumda yayınladım. Altına da şöyle yazmışım: "Bu beraberliğin dostluk hikâyesi var mı? Biri radikal İslâmcı, biri Maocu. Yoksa bu birliktelik diyalog ve hoşgörü sürecinin bir parçası mı?"

Radikal İslâm ve Maocu derken, bugünkü hallerini değil, çok eski yılları kastettiğim açık. Zaten söz konusu fotoğraf da eski yıllara ait.

Dilipak, "İslâmiyet ve Barış" konulu bir panelde Perinçek ile bir araya gelmiş. Benim o sorum üzerine, böyle bir açıklama yapma fırsatını elde etti. Fena mı oldu? Buna mukabil, kendisine yakışmayan bir üslûpla, "Cemaatçiliğinizin profesyonel anlamda bir iş olduğunu düşünüyorum" diye yazıyor. Keşke bu iddiasını biraz detaylandırabilse. 28 Şubat'ta da Hizmet'e yakın okulların kapatılması söz konusu olduğunda, bunun karşısında yer almıştım. Ayrıca Fethullah Gülen röportajı Akşam Gazetesi'nde yayınlanınca, asker baskısıyla hem yayın yarıda kesildi hem de ben gazeteden atıldım. Bugün de mağdurun yanındaki tavrımı koruyorum.

Dilipak, "28 Şubat'ta Erdoğan ile iş tutuyordunuz, bugün Cemaat'le" diye sürdürüyor iddialarını. 28 Şubat'ta, Erdoğan ile ne iş tuttuğumu doğrusu merak ediyorum. Refah Partisi ve Erdoğan hedef tahtasındayken onları savundum. Çünkü büyük bir mağduriyet yaşıyorlardı.

Bugün 28 Şubat'a benzer bir iklim içindeyiz. Dönem sona erdiğinde, kimin yolsuzlukları kamufle etmek için "Cemaatçi polis ve savcı" yalanına sarıldığı, kimin hak ve hukuk peşinde olduğu ortaya çıkacak. Günü gelince, kimin itibarını koruyacağı, kimin ise kaybedeceği görülecek.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.