Ramazan Ayında Teravih
Her şeyi böyle kendi güzellikleriyle saran ramazan, öyle yumuşak, her zaman bahar gibi tüten teravihler o kadar tesirli, ramazana uyanmış ruhlar o kadar hisli, gökteki ışık kaynaklarından minarelerdeki mahyalara kadar üzerimize dökülen aydınlıklar o kadar duygulandırıcı ve her yanda ayrı bir güzellik armonisiyle gönüllerimize bir şeyler fısıldayan Yaratıcı Kudret o kadar şefkatli ki, bütün bunları duyup hissedip te bunlara karşı alâkasız kalmak mümkün değildir.
Ramazanlardaki şeâir sanki, bizlerdeki bu duygu ve bu düşünceyi tutuşturmak için plânlanmış gibi, onda her ses ve soluk bir mızrap gibi gönül tellerinde değişik değişik iniltiler meydana getirir. Onda, minarelerin dili sayılan ezânlar, salâlar, temcitler insan gönlünü ibadete akord ediyormuş gibi, sık sık kulaklarımızda uğuldar durur ve ruhlarımızı bir şeye hazırlar. Evet, salâlar, temcitler, âdetâ, birer akord, birer deneme, birer kontrol mahiyetinde icra edilir.. ve bunlar sanki, uykudan henüz tam uyanmamış, ruhların, uyku mahmurluğu içindeki sözleri, gerçek söze ulaşma yolunda ilk mırıltıları ve ibadet konsantrasyonuna hazırlama ameliyeleri gibidirler. Sonra bütün minareler, kıvamını bulmuş gibi, mabetler konsantrasyona girmiş gibi birden gürler.. ve yükselen sesler gider gökteki soluklarla bütünleşir.. derken bu en içten nağmeler, dökülen şelâleler, fışkıran fevvareler gibi semanın enginliklerinde, arzın derinliklerinde bir velvele olur inler.. inler de, minarelerden yükselen, cami kubbelerinden taşan bu seslerin, her yanımızı sardığını, gidip benliğimizin derinliklerine ulaştığını, hem de sadece kulaklarımızla değil, bütün duygularımızla hisseder ve kendimizi bir manâ ve şiir ikliminde sanırız.. sanırız da âdetâ hülyâlar âleminde seyahat ediyor gibi oluruz. Bu hülyâlı mavilikte, göklerin başımıza ramazan yağdırdığını, camilerin çevresindeki ışıkların ramazan yazdığını, insanların çehrelerinde ramazanın tüllendiğini, atmosferin buğu buğu ramazan koktuğunu duyar, büyülenir ve bu sihirli havanın tesiriyle rüyalarda olduğu gibi bütün bütün ruhun emrine girer; istediğimiz zaman göklerde uçar, istediğimiz zaman bir yere konar; istediğimiz âlemlerde dolaşır ve en mahrem yerlere gireriz. Mukayyetken âdetâ mutlak olur, mahdutken sınırsızlaşır, zerre iken güneşlere denk hale gelir ve hiç ender hiçken bütün bir varlık oluruz.
- tarihinde hazırlandı.