Tâhâ, 20/13
وَأَنَا اخْتَرْتُكَ فَاسْتَمِعْ لِمَا يُوحٰى
"Ben seni peygamber olarak seçtim. Şimdi vahyedilene kulak ver." (Tâhâ sûresi, 20/13)
Hz. Musa'nın Benî İsrail'e peygamber olarak seçilmesi hem ulaşılamayan bir pâye hem de bir imtihandır; o bu yüce mansıbı istikbaldeki azm ü ikdamına bir ücret-i âcile olarak almış; vazife şuuru, peygamberane azim, tevazu, mahviyet ve hakperestliğiyle bu uhrevî sermayeyi ebedîleştirmiştir. Bir kere Hz. Musa (aleyhisselâm), Firavun'un sarayında ihtimam içinde yetişmiş, prensler gibi muamele görmüş ve hep aziz tutulmuştur. İşte böyle birinin, Firavun'un hor gördüğü, öldürdüğü ve halâyıkı gibi kullandığı insanların arasına dönmesi, onlarla haşir neşir olması hakikaten aşılması çok güç bir problemdir. Ama Hz. Musa (aleyhisselâm) bunları aşmış, insanî değerler açısından zirveye ulaşmış üç-beş müstesnadan biridir.. ve onun gerçek portresi sayılan işte bu ince ve anlamlı çizgiler: "Şüphesiz Ben seni seçtim." ilâhî iltifatına cevap niteliğindedir.
Hz. Musa'nın saray çevresindeki insanlar veya İsrailoğulları tarafından değil de; semavî bir intihapla Hak tarafından seçilmesi, evvelâ ilâhî kelâma muhatap ve temsilci olması sonra da onu başkalarına tebliğ edip öteler buudlu direktiflerle yeni bir dünya kurması içindir. Bu espriden dolayıdır ki Allah ona: "Ben seni seçtim; şimdi sen de vahyolunacak şeyi iyi dinle!" diyerek iltifatın şahsîliğinin ötesinde ona, tek bir fert iken himmetinin enginliği ölçüsünde koca bir millet hâline gelme ufkunu göstermişti.
Böyle bir hitapta, intihapla beraber sorumluluk ihtarı, seçilme bişaretiyle beraber mesuliyetin hatırlatılması iç içedir. Kelâm, Hak kelâmı, muhatap da Hz. Kelîm olunca sözün böyle bir zarafete ulaşması normaldir.
- tarihinde hazırlandı.