Uzay boşluğunda yüzen sistemler

Güneş, ay, küre-i arz ve milyarlarca gök cisminin uzay boşluğunda belli yörüngelerde yüzüp gittiklerini 14-15 asır evvel biri kalkıp size söyleseydi ne düşünürdünüz bilemiyorum ama, bugün bedihiyyat türünden kabul edilen bu gerçek, o çağlarda Kur'ân'ın ortaya attığı hakikatlerdendi.

وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ "Hepsi bir felekte (yörüngede) yüzüp gitmektedir." (Yâsîn sûresi, 36/40) âyet-i kerimesi bu hakikati gayet net olarak ifade etmektedir.

Arapça'da كُلٌّ kelimesi umum ifade etmektedir. Bu kelime, âyet-i kerimede sonu tenvinli olarak kullanılmıştır. Tenvin ise tenkire (belirsizlik) delâlet eder. Dolayısıyla bu kelimeyle, uzayda bulunan cisimlerin hemen hepsi kastedilmiştir ki, bunlar nâmütenâhî denecek kadar çoktur ve hepsi de kendi yörüngelerinde yüzmektedirler. Buradaki فَلَكٍ ifadesini, "gökteki cisimlerin çizdikleri hatlar" şeklinde de, bir çark ve genel âhenge bağlılık şeklinde de anlamak mümkündür. Nitekim bütün gök cisimlerinin, birer galaksi olarak belli bir noktaya doğru farklı süratlerle süzülüp gittiklerini artık herkes söylüyor. Böyle bir seyr ü seyahatte her galaksi kümesi, ötekilerden uzaklaşma hareketi içindedir. Gök cisimlerinin bu hareketi Kur'ân'da, "gezmek" veya "bir cisme dayalı olarak hareket etmek" şeklinde değil de, "yüzmek" ifadesi ile anlatılmaktadır.

Evet, uzaydaki bütün gök cisimleri, denizde yüzen gemi veya balıklar gibi yüzmektedir. Burada mesele hem şairâne duygular içinde hem mütefenninâne bir üslûpla tek bir cümle ile öyle güzel ve net anlatılmaktadır ki, dahası olamaz. Evet, bu ifadeden, nizamı, değişik faydaları, maslahatları ve netice itibarıyla tevhidi anlatmak üzere küre-i arzdan güneşe, güneşten aya, ondan da diğer sistemlere kadar her şeyin kendileri için tayin edilen yörüngelerde yüzüp gittiği, gayet net olarak anlaşılmaktadır.

Aslında bizim burada meseleye yaklaşımımız icmâlî ve umumî hisse mülayim bir üslûp içinde oldu. Böyle olmayıp da astronomi diliyle ele alınacak olsaydı, zannediyorum bunu fenciler de fevkalâde cazip bulacaklardı. Ayrıca burada işaret edilen mühim bir hakikat de şudur: Yüzme boşlukta değil, bir madde içinde olur. Âyet-i kerimede gök cisimlerinin yüzdükleri belirtilmektedir ki, bu da o koca semavî cisimlerin boşlukta değil de bir madde içinde hareket halinde olduklarını ifade etmektedir. Yani uzay, korkunç bir boşluk değil; o dev cisimlerin içinde yüzdüğü latif bir madde denizidir.

Günümüzde ilim adamlarının "karanlık madde" dedikleri görünmeyen madde (esir maddesi), uzay araştırmalarında vuzuha kavuşturulabilirse, pek çok konuyu yeniden gözden geçirmek icap edecektir. Ayrıca, bu husustaki buluşlar, astronomların araştırmalarında da bir dönüm noktası teşkil edecektir. İddialara göre bu görünmeyen madde, kâinatın toplam maddesinin % 90'ını oluşturmaktadır. Yıldızlar ve gezegenler topluluğu olan galaksiler, gazlar ve tespit edilebilen maddeler kâinatta bulunması lazım gelen bu maddenin, sadece onda birinden ibarettir.

Uzaydaki cisimlerin izn-i ilâhî ile teşekkül edebilmesi ve fonksiyonunu eda edilebilmesi için görünen ve tespit edilen maddenin on misli daha fazla maddenin bulunması gerekmektedir. Bilim adamları, daha önceleri gezegenler arasında hiçbir maddenin bulunmadığına ve uzayın korkunç bir boşluktan ibaret olduğuna inanırlardı. Hâlbuki Kur'ân'ın işaret ve lazım-ı mânâ kabîlinden de olsa, "yüzerler" kelimesiyle işareti, tevhid hedefli tespitler açısından önemlidir. Kaldı ki şimdilerde pek çok bilim adamı, uzayı dolduran o görünmeyen bir maddenin, aşağıda zikredilen unsurların bazılarından veya hepsinden oluşabileceği ihtimali üzerinde durmaktadırlar:

Nötrinolar: Bunlar, elektronların, atomdan çok daha küçük olan akrabalarıdır. Elektrik yükleri yoktur. Sıradan maddelerle çok zayıf şekilde etkileşirler de dolu dolu hissedilmezler. Şimdilerde çok hafif kütleye sahip oldukları söylenen bu mini mevcudatın kâinatta hadsiz miktarda oldukları söylenmektedir. Öyle ki bir santimetrekarelik bir yerden, meselâ vücudumuzun bu kadarcık bir yüzeyinden her saniye 60 milyon nötrino parçacığı geçmektedir.

Wimp'ler (Weakly Interacting Massive Particle): Zayıf tesirleriyle kendini belli eden kütleli parçacıklardır. Soğuk (az hareketli) karanlık bir maddedirler ve mevcudiyetleri şimdilerde teorik olarak bilinmektedir.

Macho'lar (Massive Compact Halo Object): Ya Jüpiter büyüklüğünde belirsiz gezegenlerdir veya beyaz cüce(ler ve Nötron) yıldızlardır.

Karadelikler: Bunlar, ışığın bile kurtulamadığı çok şiddetli çekim alanına sahip cisimlerdir. Genel izafiyet teorisi çerçevesinde varlıklarına dair bir hayli delilin mevcut olduğu bilinmektedir.

Bovling topları: Bunlar ise astronomların tespitini zor bulabildikleri objelerdir. Çünkü bilinen fizikî kanunların dışında kalmalarının yanı sıra Macho'nunkine benzer problemlerle karşılaşılmaktadır.

Buraya kadar yapılan izahlardan da anlaşıldığı gibi, Kur'ân'ın ifadeleri, camiye gelen avam insandan, astrofizik uzmanına, ondan da ince ruhlu, edebî zevke sahip bir şair ve edibe kadar her seviyeden insana bir şeyler ifade edecek mahiyettedir. Ayrıca her devrin bilim adamları ondan ayrı ayrı mânâlar hissetmekle, gelişmelere ve zamanın yorumlarına göre yeni hedeflere yönelme mesajları alabilmektedirler. Elbette ki o, ilimleri laboratuvarlar ve gözetleme evlerindeki detaylar çerçevesinde anlatmayacaktır.

O, anlatılması gerekli olanı anlatacak; bu önemli hutbesini irad ederken de bazen ima, işaret, remiz ve bazen de heyetin umumundan süzülüp çıkan tâli bir mânâ ve mazmunla –anlatmak istediği hakikat mahfuz– Kudret ve İrade kitabı olan kâinatla Kelâm sıfatından gelen beyanının sımsıkı bir irtibat içinde olduğunu vurgulayacaktır ki, biz burada böyle bir yaklaşımla Kur'ân'ın bir fen ve felsefe kitabı olmadığını ifade etmenin yanında, onun hikmet-i nüzûlünü bilmeyenlerin "Neden o, her şey ve her hâdiseden açıkça bahsetmiyor?" itirazlarının da vârid olamayacağına küçük bir işarette bulunmak istedik.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.