Efendimizin (sav) Tarifleri İçinde Kur'an-9
17. Madde: 'Ve men amile bihî ücir=Onunla amel eden mutlaka mükâfat görür.'
Kur'an'la amel etmeye terettüp eden mükâfatların başında, sapıklıktan kurtulup, delillerin, burhanların ve hususi İlahî inayetin diğer bir unvanı sayılan hidayet gelir. Kur'an evvel ve ahir müttaki gönüllere bir hidayet kaynağıdır. Gerçi o, potansiyel olarak bütün insanlara bir hidayet vesilesidir; ama onun bu vesileliği, insanların ön yargısız ona yönelmelerine ve onu hayat düsturu edinmelerine bağlıdır.
Kur'an çizgisinde amele, 'amel-i sâlih' denir ve bu, bir insan için ikinci derecede önemli bir mazhariyettir. Amel-i sâlih dosdoğru inanmadan namazı tastamam eda etmeye, ondan zekat ve değişik yardımları kusursuz yerine getirmeye uzanan çizgide Hakk'ın hoşnutluğu hedeflenerek yapılan bütün güzel amellerdir.
Bütün bunların sonunda hidayette sabit kadem olarak kalma, kurtuluşa erme, cennet ve cemalullahla şereflendirilme ecri gelir ki, Allah (cc), 'İman edip ameli salih işleyenleri, içinden ırmaklar akan, kendilerine has cennetlerle müjdele' (Bakara, 2/25) diyerek mebdeden müntehaya geniş bir ecr ü mükafat muştusuyla Kur'an hademelerini veya o kapının sadık bendelerini ödüllendireceğini va'd eder.
18. Madde: 'Ve men hakeme bihî adel=Kim onunla hüküm verirse adaletle hükmeder.'
Kim, onu hükümlerine esas, kıstas, mihenk kabul ederse adaletle hükmetmiş olur. Allah (celle celaluhu), Kur'an-ı Kerim'inde Peygamberimize (sav): 'Biz şu emri indirdik ki, onların arasında Allah'ın (cc) inzal buyurduğu ile hükmedesin. Öyle ise sakın onların keyiflerine uyma ve Cenab-ı Hakk'ın indirdiği hükümlerin bir kısmından bile olsa caydırmalarından hazer et' (Maide 5/49) diyerek bize her meselede değişmeyen kaynağı salıklamaktadır ki, aksi Allah'ın (cc) iradesine karşı gelme, onun hükmünü kabul etmeme ve dağınıklığa, adaletsizliğe düşme demektir. İnsanlar arasında adil olmanın, adaletle hükmetmenin yolu her konuyu Kur'an'a bağlamaktan geçer. Allah (cc), Efendimize (sav): 'Hükmedeceksen (Kur'an'ın tarif ettiği) adaletle hükmet; zira Allah (cc), adaletle hükmedenleri sever.' (Maide, 5/42)
Kur'an, ihkak-ı hak etmek için inmiş, hakkı konuşmuş ve hep hak üzerinde durmuştur. Ömrünü ona bağlı götürenler haktan şaşmaz. Ondan kopup gidenlerse katiyen hakka ulaşamazlar. Kur'an'ı insafla dinleyen geçmiş peygamberlerin ümmetleri 'Onu işittiklerinde onda aşina oldukları (ve gönüllerinde aradıkları) hakikatlere ulaşınca gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerine şahit olursun: İman ettik Rabbimiz!. Bizi de hakkın şahitleri (defterine) yaz!' (Maide 5/83)
19. Madde: 'Ve men duiye ileyhi hüdiye ila siratınmustakim=Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur.'
Bir kimse, işim, dâvam der, herkesi ona davet ederse kendisi sıratı mustakime ulaşmış olur ki, sırat-ı müstakîmin kendisi de odur.
Sırat-ı müstakîm, Allah (cc) yolu, O'na ulaştıran doğru yol, Allah (cc) kitabının muhtevası, iman ve İslam esasları, Efendimiz (sav) ve O'nun ashabının yürüdüğü şehrâh veya doğru yol ve İslam milleti gibi hususların çoğu ya da mecmûundan ibaret görülmüştür. Bu çerçevede verilen 'sırat-ı müstakîm' bizde, insanları yanıltmadan, sağa-sola saptırmadan, ifrata-tefrite düşürmeden dosdoğru hakka ve selamete ulaştıran herkese açık ve kapsamlı bir manevî yol hissi uyarır.
Böyle bir yol hissi, bir tasarı ve bir hayalden ibaret değildir. O, defaatle hayata geçirilmiş, uygulanmış ve o yolda yürüyenleri dünyevî-uhrevî saadetlere erdirmiş işlek bir yoldur.
Başımızı kaldırıp geçmişe baktığımızda, hemen birkaç adım önümüzde nebiler, sıddîkler, şehitler ve salihlerin izleri ile karşılaşırız; karşılaşır ve kendimizi adeta onların güzel bir refiki gibi görürüz.
Bu biricik necat yolu Kur'an'ın tekeffülündedir. Kur'an'a çağrı bu yola çağrıdır. Kur'an beraberliğini duyma sırat-ı müstakim erbabının maiyyetini duyma demektir. Bu yolda yalnızlık yoktur, bu yolda gurbet söz konusu değildir. Zira bu yol, her zaman insanlığın en namdarlarının gelip geçtiği, gidip peygamber refakatine erdiği, kanatlanıp Allah'a (cc) ulaştığı bir tarik-i mücerreb ve muabbed (işlek)dir. Onda yürüyen maksuduna erer; sapıtıp gitmekten ve Allah'ın gazabına uğramaktan kurtulur.
Allahım! Hidayet eyle bizi Kur'an'a ve onun gösterdiği doğru yola; o kendilerine nimet verip mutlu kıldıklarının yoluna.. ve yerler, gökler dolusu salat u selamda bulun O zata ki insanlığa bu nurlu yolda rehber oldu.. ve O'nun âline ve ashabına ki, bu yolda adım adım O'nu takip ederek bize hüsnü misal teşkil ettiler.
- tarihinde hazırlandı.